2 Mart 2014 Pazar

TOMURCUK VE SEVECEN




Tomurcuk ve Sevecen hakkında hiç yazmadım. Nedense onları herkes kendi keşfetsin diye bekledim. Aslında hem iyi, hem de kötü bir durum yarattım. Kötü olan yani aslında kötü değil de gecikmeye sebep olan kimdir bu kahramanlar, nedir bu hikayelerin anlatmak istediği hiç bahsetmemiş olmamdı. İyi olan ise öyle ilginç anlarda, o kadar beklemediğim yerlerden beğeniler geldi ki, ne güzel bir iş yaptık diye içim sevinç doldu.
Tomurcuk ve Sevecen’in Türkiye’deki isim anneleri Agi ile benim. Erika’nın dünyasını Türkçeleştirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Ve hala da devam ediyoruz. Çünkü Erika’nın malzemesi bol, yaratıcılığı da en verimli çağlarında! Fakat bu kitapların Türkçe olarak yayınlanmasının arkasındaki asıl kahramanlar Eda, Leyla ve YapıKredi Yayınevi.
 Eğer Agi’nin kızları Eda ve Leyla bu hikayeleri defalarca okuyup, hatta yataklarına bile sürüklüyor olmasalardı, muhtemelen benim dikkatimi çekmeyecekti. Ve tabii YKY bize inanıp basmasaydı, kimbilir belki de Erika Bartos ile hiç tanışamayacak, onun naif ve sevgi dolu dünyasını  öğrenemeyecektik.
Erika gerçekten masal kitaplarından fırlamış bir prenses gibi. Eğer tanısaydınız eminim siz de benim gibi düşünürdünüz. Çünkü kendine has kıyafetleri ve sakinliğiyle bilinmeyen bir yüzyılın insanı gibi davranıyor. Üstelik bunu yaparken tamamen kendisi, yani bir imaj peşinde değil. Sadece olduğu gibi, hissettiği gibi davranıyor.
 Kitaplarındaki sadelik ve iyi kalpli anlatım Erika’nın kendisinden başkası değil aslında. Üç çocuk annesi olan Erika, tüm hikayelerinde çocuklarından ve onların etrafındaki diğer çocuklardan ilham alarak yazıyor. Karakterlerin her biri gerek kıyafetleri, gerek davranışlarıyla çok özeller. Verdikleri tepkiler ve kendi aralarındaki iletişim dilleri insan olmak, sosyal bir canlı olarak yaşamak üzerine etkileyici cümlelerle dolu. İşin en güzel tarafı bu cümleler asla ders vermek amacı güdmüyor. Sadece ortak dil yaratmanın büyüsü üzerinde duruyor.
Sevecen nazik, çözüm odaklı ve koruyucu bir uğurböceği kızken, Tomurcuk atak, birazcık abuk öfkelenen ama çok iyi kalpli bir salyangoz çocuk!
Hikayelerin hepsinde hem anne ve baba için, hem de onu okuyan çocuk için düşünülmüş, düşünülmüş derken aslında kendiliğinden, biz hiç farkına varmadan akıp gelen öğütler var. Ama dediğim gibi bu öğütler hikayeye öyle iyi yedirilmiş ki, okurken rahatsızlık duymanız imkansız. 
 Genel olarak toparlarsak Erika, özlediğimiz ve hayatımızda istediğimiz şeylerden bahsediyor… Hastaları ziyaret etmek, yardımlaşmak, doğayı sevmek ve onun bir parçası olduğumuzu hatırlamak, farklılıklarımızla yaşamayı öğrenmek, kırmamak, incitmemek, koşulsuz ve olduğu gibi sevmek, affetmek, özür dilemeyi bilmek, keşfetmekten vazgeçmemek…
Macaristan topraklarında doğup büyümüş bir kadın olan sevgili Erika’nın, tıpkı bizim topraklarımızın otacıları, sufileri gibi barışcıl ve gönül gözüyle bakan, varlığıyla barışık tavrından etkilenmemek imkansız. Daha da güzel olan bunu olabilecek en sade dille, tam da çocuklarımızın diliyle, onların gözlerine, kalplerine uygun şekilde yapabilmesi.. 
 İnsanın inandığı bir işte payının olması çok güzelmiş. Hepinize gönül rahatlığıyla ve inanarak “Tomurcuk ve Sevecen” okumanızı tavsiye ediyorum. Artık neredeyse her hikayemiz birden fazla baskı yaptığına göre daha fazla tevazuya gerek kalmadı galibaJ
Keyifli okumalar olsun!

Hiç yorum yok: