Günlerdir bir kar küresinin içindeyim de tatlı tatlı sallanıyorum sanki.
Eskiden böyle hayallerim vardı. Mazı'daki toprağın önüne, denizin beş metre kadar altında cam bir kulübe yapacaktık. Biyosfer 2 projesindeki gibi bir kubbe! Ve bazı günler orada yaşayacak, balıkların akvaryumu olacaktık
Kar bana öyle hissettirdi biraz. Tanrı tek tek evlere kapatmıştı da bizi, kendi mucizemizi yaratmak için güç toplayalım diye ilham veriyordu mevsimiyle!
Olamaz mı? Uçuyor muyum yine??
Ayasofya'yı görmek isterdim bu havada... Sıkı sıkı giyinip bir fincan kahveyle güzelliğine bakmak isterdim. Bu arada her Ayasofya dediğimde aklıma Sevan Bıçakçı'nın eşsiz yüzüğü geliyor. Aklımı alan tek mücevher idi kendisi kimbilir kime kısmet oldu ...
Tül gibi şimdi, sonra pamuk pamuk. Bazen elenen un, sonra bir bakmışsın tozu dumana katmış birileri!
İnsan doyamıyor seyretmeye. Seyredip, seyredip düşlere dalmaya, okumaya, uyumaya, tekrar okumaya ..
Bir kar küresinin içinde kedisiyle yaşayan masal kahramanı gibiyim☺️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder