Günaydın!
Evet enerjim yüksek, ama düne göre yüksek yoksa hala diz boyu, yer paralel bı yerlerde🤣
Haftalardır anneme Pazar kahvaltisina gitmiyorum. Hatta İzmir'den döndüğünden bu yana mahlleden cikişım sayilidir. Pek çok telefona da cevap vermiyorum, hatta davetlere de. Söz verdigim gibi Mart'ı olabildiğince kendime sakliyorum..
Bugün okumaya devam. Evle ilgili bişi yapmayı düşünmüyorum. Kar izleyip, olabildiğince çalışıp, yorulunca da bisiler geveleyip yikandigim bir Pazar olur.
Aslında Travma okumalari çok canımı yakıyor. Bu ise bulaşmak yerine dikiş dikmeyi mi öğrenseydim diye düşünmüyor değilim. İnsan yaşanmış onlarca yüzlerce hadiseyi teknik bir bilgiyle donatildikran sonra filmi başa sararak izlediğinde fark edilenler ok gibi saplanıyor gogsune. En azından bende öyle oldu.
Zorbaliktan, hastalıklı yanına tutunan ve iyileşmeyi reddeden insandan sahiden huzursuz oluyorum. Bu bir kötülük aslında. Çünkü travma mağdurları yaşadıkları uclarla etrafındakileri de travmatize ediyorlar .. Bu fatura onları seçen herkese çıkıyor. Tam bir kayıplar silsilesi...
Diğer taraftan Jung okuyorum. Okurken buyuleniyor, doğuya akan kalbimin ne kadar haklı olduğunu görüyorum.
Bazen üzülüyorum. Hayat çok kısa. Daha çok okumak, öğrenmek, hissetmek isterdim. Daha çok, daha cokkkk.
Farsca öğrenmek, piano calmak, dans etmek, dalga sörfü yapmak.... Ne çok şey var! Ve kısacık gibi görünen çünkü kendimizi secemedigimiz bir hayat!
Söyler misin lütfen, bir tek gün kendini sevsen, sevsen onu alıp nereye götürdün? Kiminle olurdun? Nerede dolanıp, ne yer ve ne içerdin?
Bugün kendini sevsen ve bana yazsan keşke ...
İyi Pazarlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder