19 Haziran 2024 Çarşamba

ÖĞLE

 

Yaklaşık kırk metrekare mutfak. İki kapısı var. Biri yatak odası, banyo ve antreye açılan ön kapı, diğeri  hemen hemen aynı büyüklükteki  bahçeye çıkılan arka kapı.  Arka kapının üzerindeki saçaklık art nouveau, üzerinde mavi mor çiçek desenleri var. Fazla geniş değil ama yağmurlu havalarda altında ıslanmadan kahve içilebilir.

Sarmaşıklarla kaplanmış tuğla duvarların devamındaki ferforjelere hanımelleri öyle bir dolanmış ki, dışarıdaki hayat görünmez olmuş. İki sıra karşılıklı dizilmiş bel boyu ortancalar deniz gibi içimi serinletiyor. Neredeyse hepsi mavi, eflatun ve mor. Tam ortancaların yanında, sağ tarafta yetmişli yıllardan hatırladığımız beyaz demir masa ve sandalyeleri duruyor. Rüzgar daracık bir koridor bulup estiğinde mis gibi lavanta kokusu doluyor burnuma.

Bu bahçe benim dünyaya katlandığım, bütüne katılmayı reddettiğim yer.

Mutfaktaki kocaman tezgah aynı zamanda masa olarak kullanılıyor. Hiç bir kavanoz dolapların içinde değil, hiç birinin şekli şemali diğeriyle aynı değil. Kurtulmuş biberiye, adaçayı, kabak ve patlıcanlar sarkıyor tavandan. En sevdiğim yeşil cam damacanalar duruyor kapının kenarında. Bir de içi serin kuyu suyuyla dolu küp. Bahçede bir kuyu ve tulumba olduğunu söylemiş miydim?

Kuyunun cini var. Suda yaşayan, utangaç bir varlık. Bazen onunla kahve içiyorum. En derinden ilginç hikayeler anlatıyor bana ve ben de en derinimde kalan hikayelerimi susuyorum ona. Tulumbadan su çekerken hep çok dikkatliyim, rahatsız olsun istemiyorum.

Kalbim kafesinde huzursuzlanınca kuyunun kapağına uzanıp gökyüzüne bakıyorum. Kuşlar geçiyor gözbebeklerimden, bulutlar, uçaklar.. İçime saklanır gibi saklanıyorum evime, içimde dolanır gibi adımlıyorum bahçemi.

Saat öğleden sonra iki. Kuyu Cini, ben, hatta ortancalar, hanımelleri ve lavantalar az sonra  uykuya dalacağız. Uyandığımızda hala bahçede olduğumuza sevinip, akşam yemeğini hazırlamak üzere mutfağa gireceğim. Radyoda neşeli yaz şarkıları çalarken bir bardak viskimi doldurup, insanın ayak tabanlarını en mutlu eden zemin pişmiş toprak olan diye geçireceğim içimden.








Hiç yorum yok: