Sonbaharda yağan ilkbahar yağmurları var içimde. Kitapların yanındaki yerini çok sevdi menekşem. Bu sabah baktım, ufacık ufacık yapraklanmış tam ortasından, minicik yapraklarını uzatmış ışığa doğru. Oysa ne çok ayak diremiştim istemem evime saksı çiçeği diye. Sonra işler değişti, güzel bir balkonum olunca bir fesleğen, bir de menekşe aldım evime. Şimdi kendime dair merakım daha da arttı, bakalım güzel bir bahçem olduğunda neler yapacağım, kimler katılacak hayatımıza?
Ben görsem de görmesem de an be an her şey değişiyor. Duygular, düşünceler, tercihlerimiz, hayatın tüm ayrıntıları. Bazen değişim çok yavaş gerçekleşiyor, dönüşmekten desen umudu kalmıyor insanın... Yaprak kımıldamıyormuş ve ben eski bir mevsime saplanıp kalmışım gibi hissediyorum. Oysa hepsi illüzyon içinde illüzyon. Gerçek şu ki, ne zaman duruyor, ne de ben bir yere saplanıp kalıyorum. Bir tür duygu donması yaşıyorum. Fakat o bile çözülüveriyor er yada geç.
Şimdilerde o donmuşluğun, havada asılı kalmışlığın usul usul çözülüşünü ve yeniden akmaya başlayışını hissediyorum. Hayat en derin arzularıma göz kırparak şekilleniyor, seçenekler ve yolculuklar konuşuluyor. Herkes hislerinden, birbirine verdiği değerden ve daha da güzeli zayıflıklarından bahsediyor. Özetle kartlar yeniden dağıtılıyor.
Yorgunum, sinirliyim dediğimde çil yavrusu gibi dağılan ve bana küsenlerin yerini bir fincan kahve yapanlar aldı. Kim mi onlar? Aynı insanlar:)))
Kitapların yanındaki menekşe gibi sabırla çiçek açacağım günü beklerken, tıpkı onun gibi ışığa uzatıyorum kollarımı, benim de göbeğimde minicik yapraklar var! Birileri su veriyor çok şükür. Muse dedi az evvel, "hayat açıp kapattı birimizi ve diğerleri de uyandı!"
Uzattığım eli tutanlarla yola devam, BENİ HATIRLAYANLARLA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder