Sen bütün cehennemleri biliyordun,
İçeridekileri ve diğerlerini
Deliresi karanlıklar yaşadın
Gözlerin ardına kadar açık
Gidilmez uzaklara gittin çelikten atlarınla
Görülmez uzakları gördün
Ve yıkık tapınaklarda Tanrı düşlerini
Hüzn-ü Rahim
Kahırratlı Cemal
Uzun zamandır sadece entelektüel birikimine değil, kalbine ve edebiyattaki becerisine de saygı duyabileceğim bir yazar arıyordum. Sonunda buldum galiba.
Hani öyle biri olsun istedim ki satırları su gibi aksın, dönüp dönüp cümleyi baştan okuyayım, okumak yetmesin altını çizeyim, olmadı eşe dosta bak bak ne diyor adam diye mesajlar atayım. Sanırım Karcılılar aradığım yazar.
Dün başladım okumaya. Belki methiyeler düzmek için erken dersiniz fakat bu kadar güzel başlayan satırlar ne kadar çirkinleşebilir ki? İçinde mürekkep yalamışlık, samimiyet, merak uyandırma yeteneği ve şiirli düz yazı tılsımı görüyorum. Bütün bunlar da bana fazlasıyla yetiyor.
Derin okuma kesinlikle derin bir yazın becerisi getiriyor bence. İyi yazarların çoğunun yazıyı bir terapi süreci olarak kullandığına ve hemen hemen pek çok kıymetli eserin günlüklerde kaldığına inanıyorum. Böyle düşünmek ve inanmak epeyce hoşuma gidiyor. Öte yandan malumunuz Winterson gibi kalemin ucunu kabine batıra batıra yazanlara ayrı bir zaafım var. Korkmadan çırılçıplak yapılan edebiyata.
Karcılılar bana ilk sayfalarda tam da böyle bir his verdi. Sanki ince ince işlediği tüm satırların arkasında şeffaf bir odada çaya davet ediyor okuru. Hem göz gözeyiz, hem de epeyce uzak...
Ben bugün de okumaya devam edeceğim. Bakalım sezdiğim şeyin içini doldurabilir miyim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder