Yıllar içinde pek çok yakıştırma yaptığım anneme, sanırım bir tek anneliği yakıştıramamıştım. İkimiz de kolay ruhlar değildik. Her yakınlaşmamız faciayla sonuçlanıyordu. Çok sevmek ve hiç anlaşamamak denklemini annemle ilişkimden öğrenmiştim. Ama değişti! Ben sevmekle ilgili kodlarımın ne kadar hatalı olduğunu anladığımda her şey yavaş yavaş çözülmeye başladı. Önce ben uyandım, sonra annemi uyandırdım. Şükürler olsun ki, gözlerimizi açtık!
Bunun için çok iyi hissediyorum. Eğer birbirimizi ıskaladığımızın farkına varmadan ölseydik, ikimize de büyük kayıp olurdu. Çünkü annem an itibariyle yetmiş yaşında ve zaman sadece an. Dün kaçak köçek bir doğum günü kutladık. Kutlamalıydık. Bir sonraki doğum günü garanti değildi.. Şüphesiz erguvanlar açacaktı ama acaba hepimiz buralarda olabilecek miydik? Bilinmez.
Her kelimem son kelimem, her bakışım son bakışım olabilir inceliğine yaşamaya başladığımdan bu yana hayatım güzelleşti. Etrafa gösterdiğim kontrolsüz merhamet ve öfke, kırgınlık salınımı azaldı. İçime, kendi varlığıma da yer açtıkça haksızlığa uğradığım duygusu yavaş yavaş hafifledi. Ben anlamaya niyet ettikçe, niyetimin önüme serdiklerini izledim. Daha da anlamaya çalıştım. Ne güzelmiş insanın kendini affetmesi, ne büyük hafiflik hissiymiş omuzlarına yük olan duygulardan kurtulup, kalanları layığıyla kalbine yerleştirmesi.
Ebeveynlerle halleşmeden, varlığımıza huzur yok. İster hayatta olsun, ister göçüp gitmiş mutlaka birbirimizi anlamanın yolunu bulmalıyız. Hangi ata silsilesinden geldiğimizi anlamadan, o silsilenin çürük çarık işlerine vakıf olmadan kendimizi anlamak, varlığımızı olduğu gibi kabule ulaşmak hemen hemen imkansız. Ben annemle ilişkimi bu bedenlenmemin başarılı işleri arasına koyuyorum ve bundan çok mutluyum. Yaşarken ona ve kendime hak ettiğimiz değeri verebildiğim için keyfim yerinde.
İyi ki doğmuş güzel annem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder