UMBERTO ECO, FOUCAULT SARKACI
URSULA K LE GUIN, HEP YUVAYA DÖNMEK
GÜVEN ARSEBÜK , UZAK GEÇMİŞİMİZE DAİR OKUMALAR
Belki bahsetmişimdir eski yazılarımda, kendi evime giderken kütüphanemi annemin evinde bıraktım. Nedense son defasında azıcık insaflı davranıp, pılımı pırtımı topladım kadıncağızın ayağının altından ama bir tek kütüphanemi yerinden oynatmak gelmedi içimden. Sanki o zırt pırt sökülüp takılmamalı ve eğer bir yere gidecekse orası sahiden uzun süre oturacağım ev olmalıydı. Ne desem ki, değişik değişik kafalar işte.
Aslında bu seçim eğlenceli bir durum da yarattı kendi içinde. Dönem dönem neye sardırırsam önce kendi kitaplığıma bakıyorum, sonra kitap satın alıyorum. Malum sadece okumak için değil, döküman olarak da kıymetli kitapları almayı sevdiğimden abidik gubidik kitaplar da çıkabiliyor arka sıralardan, epeyce ehemmiyetli şeyler de. Ha bu arada iki sıra önlü arkalı kitap dizmek bayağı sevimsiz bişi, hiç tavsiye etmem.
Neyse, kapanma öncesi geçtim kütüphanemin karşısına neleri özlemişim acaba diye uzun uzun baktım. Winterson kafasında hiç değildim, aşk meşk çekemeyecektim şimdi. Oktay Anar desen ı ıh, arkeoloji, tarihe elim hiç gitmedi. Sonra Le Guin rafına ilişti gözüm. Hah, orada her zaman bana göre bişi mutlaka vardır. Hooop buldum bile! Ardından ortaçağ için ayırdığım rafa baktım. Öyle Kılıçbay falan okuyacak kafada değildim ama Eco'yu gördüm! Canım benim:) kaptım en sevdiğimi. Bir hak daha verdim kendime ve seçimim antropoloji oldum. Canım, kıymetlim Güven Hocama imzalatamadığım kitabı aldım. Ne zaman dokunsam içim sızlıyor....
Velhasıl, bugün ikinci gün, fırında karnabarlı köfte, yanına pazı kavurması ve bir kadeh şarabım var yemeğe. Az sonra bi online ders yapıp akşam moduna geçeceğim. Sizde ne var okumaya ve yemeğe? Gerçi nasıl olsa gelemeyeceğim ama olsun, merak ettim:)))
not: Murathan Mungan'ın Şairin Romanı'na da içim gitti ama nasıl olsa hepsini hayatta bitiremem diye almadım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder