Günaydın,
Günlerdir gönlümün en eski arzusu nedir onu arıyorum. Bazen günlük hayatın ayrıntılarıyla karışan rüyalar görüyorum. Hepsini ince ince düşünecek zamanım olmasa da en eski arzumu hatırlamaya çalışmak yerine "şu an ne istiyorum?" sorusuna yönelmem gerektiğini biliyorum.
Cesaretimi toplamaktan acizim. Onun yerine evi topluyorum. Topla topla bitmeyen ev yapmışlar! Ne çok aile yadigarı, ne çok az kullanılan ama sevilen eşya var. Eşyalara verdiğimiz kıymeti birbirimize verdik mi emin olamıyorum. Bir yanım Japon evi gibi bir paravan, bir döşek isterken, öte yanım rönesans tadında bir odayı özlüyor. Kimim ben acaba? Hangisiyim? Köylü? Şehirli?
Dün annemin evinde kütüphane odasını temizledim. Yok malikanede yaşamıyoruz, üç odalı evimizin, daha doğrusu annemin evinin bir odası kitaplık! Bildiğin boydan boya hatta balkona taşan, yerlere dökülen cinsten kitaplık!
Resimde gördüğünüz dekorasyon, antika ile ilgili kitaplardan biri. Türkçe, İngilizce ve Fransızca ansiklopediler ve daha neler neler var. Tiyatro oyunları, şiirler... İlk kitaplarım. Küçük Prens! Behrengiler...
Bir kısmını satmakta kararlıyım. Benden sonra çöpe gideceğine gönül rızamla vereyim diyorum. Üstelik tekrar basımı olmayanlar var ve belki tarih, arkeoloji sevdalısı genç insanlar onlara kavuşmaktan mutluluk duyarlar?
Peki ben? Ben neyle mutlu olurum? Karavan? Kulübe? Yalı? Bilmiyorum. Birini verseler bile emin değilim hangisini istediğime. İstediğim birşey olup olmadığına.... Derin bir güvenlik eksikliği hissediyorum sanırım. Eksikliğim güvenlik. Hayatın içindeki akışta yeterince emniyette hissetmiyorum.
Neyse her anlamda toparlanma vakti. Mızmızlık zamanı değil.
1 yorum:
Karavanla çok mutlu olabilirmişim gibime geliyor. Olurum yahu 😉💦
Daha önce de söylemiştim kütüphanen kim bilir ne kıymetlidir inşallah aynı kıymeti verenlere denk gelir bunu kalpten isterim. Hepi topu 5 - 10 kitabıma bile kıyamazken, senin başkaları da faydalansın demen alacak kişiye bir lütuf.
Yorum Gönder