Günaydın,
Ne kadar güzel bir sabah. Üstelik Pazar. Bu yüzden sessiz. Kuşları duyabiliyorum. Şehrin göbeğinde onlarca farklı kuşun sesi var. İçim çok keyifli. Rüzgar sesi, yaprak sesi ve kuş sesi... Bugün burnuma Çanakkale sonbaharı kokuyor. Neden bilmem, işte.
Bu ay bizim evin kutlu doğum haftası. Hem Teodora'nin, hem benim dogumgunumuz. Kocaman olduk; birimiz 6, diğeri 49. Büyüyoruz. Şaka değil. Ve iliklerimde hissediyorum hayati; uzun, şanslı ve zor ve güzel ve kısa ... Ne çok ani, ne çok insan... Yüzlerce seçenek, binlerce secmeyis... Yarım hikayeler, tekrar eden senaryolar, açılan kapanan kapılar.
Uzun yıllar önce belki burada yazdigim veya yazmadigim sıradışı bir tanisma yaşamıştım. Yalikavak'da günbatımında öylece oturuyordum verandada. Kulkedisi'yle telefonla konuşuyorduk. Beş parasız, işsizdim. Sevdiğim adam basıp gitmişti. Hiçbirini sindiremiyordum. Keşke olseydim de bütün bunlar bitseydi. Sonra güldürdü beni Vildan, "evren bizi duyar" dedi. Sahi ya "evren bizi duyar" dedim bende.
Telefonu kapattım. Caliliktan bir ses yukseldi "evren sizi duydu küçük hanım!"
Ergun Yildiral ile böyle tanıştım. O akşam bana kitabını hediye etti. Ertesi sabah güneş doğarken buluştuk. Bizim verandanin yanında, arabada yaşıyordu. Tesadüf bu ya mahallelimizdi, baronunsaygin bir avukatiydi dahası yelkenciydi ve arkadaşımın dayisiydi! Bazen hayat oha dedirtir ya, işte öyle bir şeydi.
Bana söylediklerini hiç unutmadım. Sirius'dan gelmiştim! Benim gezegenim Sirius'du. Buralı degildim. Gezgindim. Babamın görevi beni buraya getirip donmekti. Bu alemdeki deneyimime birakmisti beni.
Duyduklarım çok acayipti. Zaten dünya durmuştu çaresizliğimden ve üstüne bütün bu deli saçması!
Peki bugün? İnanıyorum. Ben kesinlikle Sirius'dan gelmiş olmalıyım. Ya da şizofren falanim.
Önemi yok, hep ayrikotu idim, sanırım bu değişmez. Ama Sirius kapıları bugün açılıyor. Bakalım o kapıdan sızan ışık beni nasıl etkileyecek .. Merak içindeyim. Umut mu? Umuda kalbim kırık benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder