Günaydın,
Yedide uyandım. Yataktan kalkmam yarım saat aldı. Sabahın şu canım sessizliğini yakalamak için kedimle oynamayı uzatmadım. Öyle güzel esiyor ki rüzgar... Sarıp sarmalayan, insanı huzurlu kılan müthiş bir hava var. Sıcak değil, soğuk değil. Yağmur kokusu mis. Yapraklardan gelen sesin güzelliğini bir duysanız!
Arazi günlerimi özlüyorum bazen. Belki seneye kazıya giderim birkaç hafta. Ne de olsa eski işim mezar kazıcılık:) Kazıevinde uyanmak güzeldir. Sabah telaşı tatlıdır. Herkes mataralarını doldurur, akşam yıkanamayanlar sabah duş sırasına girer. Tuvaletin önünde bir kuyruk, mutfakta tatlı bir telaş vardır. Uyku seven birileri mutlaka olur. Gidip uyandırmak gerekir. Sonra mülteciler gibi minibüse doluşulup araziye gidilir.
Toprak nemlidir sabah saatlerinde. Öyle güzel kokar ki, of. Üstelik her coğrafyanın kendine has bir toprak yapısı ve kokusu olur. Haftalar içinde o koku tenine işler insanın. Her gün ellediğin toprak gibi kokmaya başlarsın. Saçının dibine saklanır toprak, tırnaklarının kıyısına. Aşırı iyi gelir insana açık havada çalışmak. Güçlenirsin, canlanırsın, bir ritim tutturursun hayatla. Hücrelerinde acayip bir müzik başlar.
Herkes yorgundur kazı evlerinde. Herkes sevdiklerini özler. Telefon sıraları bitmezdi eskiden. Şimdilerde cep telefonu var. Oysa ankesörlü telefon önünde sevdiğinden telefon beklemek ne manyakça bişidir.
Her zaman yakınlarda bi bakkal olur. Aç olmasan da bi bira, bi gofret neyse artık gidip almak istersin. Rutinin parçasıdır bakkala gitmek. Bakkal bir süre için en ciddi sosyal ilişkinizdir. Haftalar geçtikçe alışırsınız herşeye. Yaylarını sevmediğiniz yatağa, suyu az akan duşa, tercih etmediğiniz kahveye ve daha nelere. Savrulduğunuz paralel hayat, bir ay sonra hakikattir. Hoşunuza gider dışarıdaki Dünya'nın gündelik telaşlarından kopmak. Sadece ve sadece toprak, toprağın verdikleri ve etrafınızdaki bir avuç insanla kurduğunuz veya kuramadığınız ilişki. Sadeleşmektir kazı evi. Kıyafette, insanda, alışkanlıklarda, yemekte, gezmekte yalınlık.
Dinlenmek acayip bir anlam kazanır. Beş kişiyle aynı odada kalmak normalleşir. O kadar da kötü değildir zaten. Hatta birlikte yapılan yaramazlıklarla o kadar alışılır ki diğerlerine, insan ayrılırken üzülür. İki ay evvel hiç tanımadığınız birileri, aileniz olmuştur. Hasta olduğunuzda çorba yapan onlardır ve neşelenmek istediğinizde beraberce güldüğünüz, şarkılar söylediğiniz de.
Müthiş bir ortamdır yaşanan. Büyülüdür. Binlerce yıllık tabanlara basıp, avuç avuç mozaik toplamak nasıl anlatılır bilemedim:. Kimin olduğunu bilmediğiniz takıları temizlemek. Sıradan bir ailenin mutfak kaplarını bulunca delice sevinmek! Tahminler yürütmek, senaryolar yazmak, iz sürmek. Malzemeleri yıkarken suyla oynamaktan buruşmak. Ama onları serince bir puzzle yapmanın heyecanıyla dikkatlice bakmak.
Paha biçilmez bir heyecanı vardır kazı evlerinin. Her birinin ayrı zorluğu ve bambaşka hazineleri hep pusuda bekler. Birgün uzun uzun anlatmayı çok isterim. Kısmet:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder