Yine ben:)
Sabah tam duşa girecektim sular kesildi! O saat bu saat pijamalarımla leş gibi dolandım ortalıkta. Neyse ki geldi de yıkandım. Oysa yıkanmasam nolucak? Dün akşam yıkanıp yatmıştım. Öğrenilmiş şeyler işte.
Şimdi okuma yazma bölümüne geçebiliriz. Kırmızı Kitap devam. Zaten öyle kolayından bitecek gibi deği kendisi. Ama ufkumu açıyor. Yüz yılda bir tekrarlanan tuhaf bir döngüye dair hep sezdiğim, yer yet gözüme çarpan şeyleri önüme seriyor. Açıkcası google entelektüelleriyle yaşamaktansa o dönemde yaşamış olmayı çok isterdim.
Disiplinler arası iletişim her zaman çok önemli bulduğum birşey, ancak bizim çağımızın iletişim enstrümanlarını, klavye ardında yapılan işleri kasdetmiyorum. Sahiden anlamak ve anlamlı bağlantıları görebilmek üzere aynı masada buluşmayı hayal ediyorum. Mümkün mü? Eh, küçük bir azınlıkla evet.
Bence bu dönem Spinoza okumalı. Jung? O her daim okunmalı. kendinize sevdiğiniz bir ressamın kitabını falan hediye edebilirsiniz. komşunun bahçesindeki ortancaların kafasını okşayın mesela. Tam avuç dolduran nasıl bir güzellik!
Sonra anlatın bunları. Kuyumcu arkadaşınıza, resim yapana, senaryo yazana, mekan işletene, doktora... Ne işe mi yarar, şu işe yarar: herkes güzellikten payını alır, kendi deneyimleri ve estetik anlayışıyla süzgecinden geçirir. Kimi fonksiyonel bir yerde kullanır, bazısı da sanatında. sahiden işe yarar. geçmişte tam olarak böyle olmuş. şairi, ressamı, bilim insanı, terzisi, müzisyeni birlikte oturup kalkmışlar. Sonuç? müthiş! 1800'lerin sonuna, 1900'lerin başına bakın. Sadece savaş yok. Çok acayip işler dönmüş... Bence yine tam oradayız. çakallar çakallara, büyücüler büyücülere yaklaşacak.
Ben mi? Ben kesinlikle büyücülerle olacağım. Gelsenize:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder