Günaydın,
Salı sallanır derler, biraz öyle galiba, saat onbir, bende hala güne başlayamama halleri. Elimde kahvem, toplaya toplaya bitiremediğim evimde dolanıp duruyorum. Bu sabah balkonu sildim, yeni bir örtü serdim masaya. Sizden ayrılınca gidip cevizlerin ne kadar büyüdüğüne bakacağım. İlk kez bir ceviz ağacına bu kadar yakından bakıyorum. Theodora da heyecanlanıyor, sonuçta minicik toplara benziyorlar.
Pazar günü eve sığamadım. Erkenden tası tarağı toplayıp anneme gittim. Kandırdım onu ve eşyalarımızı düzenlemeye başladık. Bu bir çift kırmızı pabuç oradan. Anlamı ne ola? Tasasızlık. Demiştim daha önce, tasasız günlerin kokusu var bu eşyalarda.
Annemle plaklarımızı düzenledik. Daha çok annemin ve babamın plakları tabii. Ben hiç plak satın almadım hayatta. Pek çok güzel şey gibi doğduğum evde vardı.
Annemin Erkin Koray ve Edip Akbayram dinlediği hatırlıyorum. Yıllar sonra Harun'un da Edip Akbayram sevmesi sanırım bu yüzden hoşuma gitmişti.
Annemle birlikte eski eşyalarımıza bakmayı çok seviyorum. Sonuçta her ne kadar yükselenim terazi olsa da yengecim ben, anılarımı saklamayı severim.
İşte bu güzel pabuçlar oradan, baza altındaki bavuldan. İkisini de güzelce sildim, yeniden oraya bıraktım. Aklıma birşey daha geldi, Kuzuların Sessizliği'ndeydi galiba, Antony Hopkins, Julian Moore için bir çift ayakkabı almıştı. Bence bir kadına alınabilecek en güzel, en özel hediye ayakkabı. Hele tam zevkine ve tam ayağına göre seçilmiş yani düşünülmüş ise, of!
Babam annem dışında ayakkabı alanım olmadı. Eski kocam bazen bişiler alırdı ama hep yanlış beden olurdu:)) Acaba bana şişko mu diyordu? Çok şükür şimdiki karısı spor delisi bi hatun. Allah gönlüne göre verdi. Aynı Allah artık benim de gönlüme göre versin demeyeceğim, hevesim kaçtı.
Neyse, elimde kocaman bir Salı var. Bakalım kahramanımız bugün neler yapacak?
2 yorum:
"aynı Allah" :) güldüm.
Ben eskiye dair ne varsa hepsini çöpe atmıştım, hatıra olarak sakladığım ne varsa.. . Kalbimin sızladığını hissediyorum bazen kalsaydı diyorum bazı şeyler...
:)
Yorum Gönder