Kızlar aradı dün, Zeplin'e davet ettiler. Gittim. İyi de oldu, saçma sapan şeylere gülüp kafayı boşalttığımız iki saat hepimize iyi geldi. Dönüşte markete uğradım. Karanfil aldım kendime. Ne zamandır bir karanfil istiyordum, kokusunu çok severim. Sonunda aldım.
Annem çok gülüyor halime. Farkında bitkilere sardırdığımın. Ama iyi geldiğinin de farkında bence. İnsana toprakla uğraşmak sahiden iyi geliyor. V. bile hissediyor bizim balkonda sihirli işler döndüğünü. Hep oraya gitmek, oradan bir bitkiye dokunmak derdinde. Ona kardeşiyle ikisi için bir bahçe yapabileceğimizi söyledim. Bu hafta işimiz bahçeyi düşlemekti, önümüzdeki derse o bahçeyi gerçek kılacağız yavaş yavaş.
Aslında tüm güzel şeyler yavaş yavaş oluyor, birden bire değil. Ya da her şeyin kendi ritmi var. Bizim paşa gönlümüze göre işlemiyor sistem diyelim.
İşte şu aşağıda gördüğünüz V. nin bahçesi. Birlikte çizdik. Hatta ayak izlerimizi bile çizdik!
İkimize de iyi geldi sanırım. Çünkü uzun bir çalışma oldu. Bitsin istemedik. Dağlar, tepeler, nehirler, yoga yapan hayvanlar ve çiçekler, kelebekler... Aklınıza gelebilecek pek çok şey vardı bahçemizde.
V. ile çalışırken sadece öğreten olmamaya, aynı anda çocukluğumu devreye sokmaya ve onun yaşlarındaki Elvan'a alan açmaya dikkat ediyorum. V. erken olgunlaşan bir çocuk olsun istemem, aksine çocukluğunu doya doya yaşasın isterim. Mümkün olduğunca öncelikle ona ve sonra ikimizin çocukluğuna alan açmaya gayret ediyorum.
Şimdi ard arda iki çiçek paylaşacağım ki, nasıl bir ruhla zaman geçirdiğim daha iyi anlaşılsın. İlk çiçek bir masal kitabından, diğeri ise ona bakarak çizildi. Bilin bakalım kimin eseri?
Hikayede bir çiçeğe gönlümü kaptıran narin bir kelebekten bahsedilir. Kelebek, ona dokunmaya kıyamazken diğerlerinin yani arıların, böceklerin ona nasıl da teklifsizce yaklaştıklarını izler... Ve bir gün çiçeği kocaman bir inek ezip geçer! İşte kelebeğe kalan budur, yas tutmak!
Ezop'dan bize gelen bu hikaye ne der? Seviyorsan koş! Çünkü hayat sonsuz değil.... V. için yas ve üzüntüden uzak masalsı bir dünya değil, içinde bol sevgi, bol oyun, bol ruh olan sahiciliği içimize iyi gelen bir alan yaratmaya ve o alanda birlikte soluk almaya gayret ediyorum. Birileri çiçeklerimizi ezmeden bol bol koklamalı, sevmeli, sarıp sarmalamalıyız mesajını vermek istiyorum. Hem ona, hem kendime. Yoksa elbette çiçek ölecek ve elbette yas tutacağız. Sevmek acıtır. Ama sevememek daha çok acıtır.
Benim kadar şanslı mısınız bilemiyorum. Elbette etrafınızda sevilmeyi bekleyen canlılar vardır. En fenası benim gibi marketten bir karanfil alıp, onu seversiniz. Yeter ki mavi kaplanlarla*, kırmızı balıkların birlikte yüzebildiği havuzlara inanmaktan vazgeçmeyin.
*Ben bir havuz çizdim ve etrafına çiçekler. V., havuzun sınırları içinde kalan kaplanı maviye boyamak istedi. Neden dedim? Balıklarla daha kolay arkadaş olması için dedi. Bilmem anlatabildik mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder