Tarihin her döneminde iyilik ve kötülük savaşmış. Yıllar önce size eski kocamın uçakta sohbet ettiği adamı anlatmıştım hani şu "güçlü olan mı kazanır, yoksa haklı olan mı beyefendi? "diye soran ve sonra gülümseyerek "elbette haklı olan, ama bunu zaman gösterir" cevabıyla iyi günler dileyerek giden.
Arda onun bilgeliğinden çok etkilenmişti. Koşa koşa gelip, bana anlatırken ne kadar tuhaf bir heyecan hissettiğini anımsıyorum. Sanırım hepimizin özünde bilginin, sözcüklerin, kumaşın, elmanın, davranışın ne bileyim işte her ne ise önümüze gelen onun has olanını anlama mayası var. Fakat yetmiyor, sahiden zaman gerekiyor haklı olanın kazanmasına ve genellikle çok geç oluyor. Sırf onlar ölüp, gittiğinden de değil, fikirleri çürütülüp hasır altı edildiğinden ve daha nice sebepten.
1924 yılında ölen Abrams tanıyor musunuz? Ya Hahnemann'ın meslektaşları tarafından doktorluktan men edilmesini duydunuz mu? Nereden duyacaksınız? Tarih yakın zamanda yazmıyor ki bütün bunları! Yazsa da az satan bir kitabın sayfalarında kalıyor...
Gerçek sadece buna gücü olanlar içindir. Gerçek onu her ne pahasına olursa olsun tutkuyla arzulayanlara, arayanlara açılır. Aslında insanlar gerçeği değil, işlerine geleni isterler. Ve çoğu zaman bunu gerçeği ortadan kaldırmak pahasına isterler. Kişisel konfor alanlarını korumak, ilkeli olmayı ezer. Nokta.
Söylesenize siz gerçeğe cüret ettiniz mi hiç? Yoksa "yok yok ben duymayayım, görmeyeyim" diyerek kaçanlardan mısınız? Öyleyseniz size saygı duymadığımızı üzülerek bildirmek isterim. Eminim çok umurunuzdadır:)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder