26 Nisan 2022 Salı

KEŞKE KAÇTI AĞZIMDAN BU SABAH

Bir kızım olsaydı dedim bugün. Keşkelerin gölgesi dolaştı kalbimin üzerinde. Mis gibi kokan bebekleri, tüm gün onları koklayan annelerini imrenerek hatırladım. İçimde filler dolaştı, uzun zamandır girilmeyen odalarda cam avize, vazo ne varsa yerle bir oldu.. Bir kızım yok diye ağlamadım ama keşkenin gölgesi yaladı geçti içimi. Buz gibiydi.

Sonra Burhan ama senin bir sürü kızın var dedi. Haklıydı. İçimdeki boşluğu işimle doldurmayı akıl etmiştim ya, benim bir sürü kızım ve bir o kadar da oğlum olmuştu. Çok ama çok sevmenin ansiklopedisi tarafımdan fasikül fasikül yazılmıştı geçen senelerde.

Yine de o gölge yok mu o, insanı derin bir kederin kıyısında fena sallandırıyor.

Vera'nın derslere dönmesine çok sevindim. 2007 yılında doktora yapmayacağım anlaşılınca pastanede çalıştığım dönemde bir erkek çocuğun bana bıraktığı ejderha resminde adını bulunca onu aradım instagramdan. Antropolog olmuş! O minicik adam şimdi genç bir insan, bir bilim insanı. Vera da büyüyecek. Diğer öğrencilerim ve sevmeyi atlamadığım nice diğer çocuk gibi kocaman olmuş bulacağım onu karşımda. Belki bir balerin? Bir anne? Kim bilir belki de astronot.

Neyse, içimden geçen cümleyi kelimelere dökmesem kederim dağılmazdı. Ben Elvan Eti, kırk dokuz yaşımı sürerken pek fazla keşkem olmadığını söylesem de bugün biri dökülüverdi dudaklarımdan. Bahardan mı, Vera'yı özlemekten miydi bilmem. Ama onunla geçirdiğim bir saatten sonra bana verdiği üç papatyayla eve dönmek zordu. 

Keşke dedim işte, keşke...

Hiç yorum yok: