Bir çocuk, bir ilişki, bir proje de çekiştirilerek büyümez. Her ilişkinin, her canlının ve hatta cansızın bir ritmi, bir seyri vardır. Müdahale sadece ve sadece sıkıntı yaratır. Yapılması gereken tek şey sürecin sağlıklı işlemesine destek olmaktır. Gerçekten iyi niyetimizi göstermek istiyorsak ve tabii bunu hücrelerimizde hissedebiliyorsak yapmamız gereken izlemek ve izlendiğimizin farkında olmaktır. Öğretmenliğimizle, anne ve babalığımızla çocuklara nasıl bir insan olmalarını arzu ettiğimizin mesajını veririz. Cezalandırıcı, disiplinsiz, kontrolsüz, baskıcı, öfkeli... Biz ne isek onlar da o olmak isteyeceklerdir. Bir ilişkideki tavrımız da en az bu kadar belirleyicidir. Zaman zaman öğretmen ve yeri geldiğinde de hiç mızmızlanmadan öğrenci olmak ortaya harika bir birliktelik çıkartabilir. Zira kimse sonsuza kadar izlenmek veya izlemek istemez. Pek çok insanın bastırılmış ve ötelenmiş arzusu kendini yaratabilmektir.
Bu macera daha çocuk yaşta engellenirse, ortaya özgüven sorunu yaşayan, yaratıcılığı örselenmiş, ruhsal olarak hasarlı çocuklar çıkar. Kaldı ki ileri yaşlarda bunu onarmak pek kolay olmayabilir..
Bunları ben söylemiyorum, çocuklarla çalışan uzmanlar söylüyor. Ben sadece waldorf seminerinde duyup, sevdiğim cümleyi ekledim: OTLAR ÇEKİŞTİRİLEREK BÜYÜMEZ!
2 yorum:
harikaydı be fortunata, çekiştirince sadece kopuyor o kadar....
:) öptüm seni!
Yorum Gönder