13 Mart 2012 Salı

EŞYA


Öyle bir düştü ki mal mülk gözümden, anlatılır gibi değil... Yaş almaktan mıdır nedir, yediğim, içtiğim, gezip tozduğum dışında her gün daha da uzaklaşıyorum eşyalarımdan. kKrılan, dökülen içimi yakmıyor artık. "Tüh anısı vardı onun!" diyerek terör estirmiyorum. Ölümü anlama çabam, hayatın özüne yaklaştırıyor adım adım.
Değerli olanla olmayanı ayırabilmeye başlamak geleceğim için umut veriyor.
Güzel bir yüzüğü, değerli bir defteri kullanırken aldığım haz hala var şükür. Ama kaybettiğimdeki öfke yok. Demek ki bizim yolculuğumuz bitmiş, demek ki bir başka ev lazımmış bir zamanlar benim olana diyebiliyorum.
Benim? İşte keşif de bu zaten? Ne benim ki? Bedenim bile bir nefeste elimden alınabilecekken, diğer herşey ne kadar anlamsız... Kitaplarım mı? Belki o konuda hala yolum var ya, orada bile iyileştim sayılır. Kayıp kitaplarımın peşine düşmüyorum artık. Kayıp olan "hiçbirşeyin", "hiçkimsenin" peşine düşmüyorum:)

Hiç yorum yok: