VEDAT SAKMAN ...
Gece dışarı çıkmayı hiç sevmem, hele ki İstanbul'da. Hele ki Beyoğlu'nda! Kalabalık, itiş kakış ve huzursuzluk hissi. Ama çıkıyorum, zira çıkılması gereken özel durumlar oluyor ya da içip dağıtılması gereken günler... Cumartesi gecesi böyle bir gece idi. Burhan'ın kırk bir yaşına sağlıkla, hayırla, uğurla girişini kutlamak için buluştuk. İyi ki de buluştuk. Bütün gün koli yapan ben, bildik bilmedik tüm kolileri unutum, iki saat sadece sahneye odaklandım. Odaklanmak zorunda kaldım, kaldık. Çünkü çok güzeldi her şey. Vedat Sakman'ın sadece müziği değil, müzik öncesi yemek yediğimiz mekanı da harikaydı bence. Harika derken, kime göre harika? Bana göre. Lezzetli bir yemekti. Rakı içmek için huzurlu, samimiydi atmosfer vardı. Zaten bir kaç masasıyla restaurant değil, yemek odası gibiydi mekan.
Sahne... Sahnede müzisyenler ve o bayıldığım bordo perde dışında hiçbir şey yoktu! Müzik yavaş yavaş ama güçlü bir şekilde kucakladı herkesi. Katılaşmış yüz ifademiz, kasılmış omuzlarımız usulca gevşedi. Hani müzik bir tür büyü diyorlar ya, kesinlikle katılıyorum. Sadece bizim masa değil, bütün konuklar aynı fikirdeydi muhtemelen.
Güzel bir geceydi. Muse hastalandığı için erken bitti! Oysa Sema'nın ve Tuna'nın bakışlarında "lütfen biraz daha kalalım cümlesi" vardı ki, benim gözlerimde de aynısı vardı!
Bu şehirde yapılası on şey listenize Vedat Sakman dinlemeyi eklemenizi öneriyorum. Çünkü hayat hızla akıyor... Üstelik başka bir başlangıca doğru son sürat bir akış bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder