1 Ocak 2024 Pazartesi

OMNIA TEMPUS HABENT*


Merhaba!

Yeni senenin ilk sabahından sevgiler. İyi ki doğmuşsun Selma:) Notunu aldım. Her yorumunu yayınlamıyorum, bazen mahremiyetimiz olsun istiyorum. Ama bir cümlen var ki ona bir iki kelam etmeden geçemeyeceğim.

Annem beni korkunç zor bir doğum süreciyle dünyaya getirmiş. Bazen bundan dolayı bana hala kızgın olduğunu hissediyorum. Belki benim hüsnü kuruntumdur, kimbilir. Ama senin doğumun bana İsa'ya atfedilen hikayeyi anımsattı. Epeyce kutsal görünüyor:) En azından benim gibi son dakikada Anadolu'nun kir pas içindeki bir devlet hastanesine yetiştirilmemişsin. Şükret:)))

Yılın Latince cümlesini seçtim. Yetmedi bir de Türkçe cümle belirledim: Kefeni Yırtma Yılı.

Malum hepimizin kefeni, kefeni giyme sebeplerimiz farklı. İnsan hareket edemediği süre uzadıkça, elini kolunu, kimi zaman ruhunu hiçbir devinime katamayınca anlıyor kıyafetinde, onunla gelen kabulünde bir sıkıntı olduğunu. Eskiden koza benzetmesi yapardım ama değilmiş, kıyafetim bir koza, ben de bir kelebek değilmişim. Daha çok vaktinden evvel kuşanılan, bizi diğerlerinin, hatta ne hazindir ki bazen onlardan kaçayım derken kendimizin içine soktuğu yaşam pratiğine uymayan şekilsizce bişimiş!

Kolları yok, yakası bağrı yok, terlemeye, üşümeye, adım atmaya izin yok. Yaşama yakışan birşey değil. Yaşarken giyilecek gibi değil.

Bu yüzden ne yapıyoruz? Kefeni yırtıyoruz. Hatta kefeni yırtmakla yetinmeyip, üstüne her şeyin zamanını beklemeyi bırakıp, zamanla akıyoruz. 

Benim ömrüm hep daha iyi günler bekleyerek geçti. Annemden öğrendim. Onun mottosuydu tüm iyi günler geride kaldı ve azıcığı da ileride diyerek yaşamak. O yüzden yazık ettik, yazık ettim şimdiye.

Çok bekledim ben. Ne kadar akıllı olduğumu biri görsün, yeteneklerim alkışlansın, sevdiğim adam hakkımı versin ve daha pek çok şey için durup bekledim. Zaman önümden aktı, ben onunla akamadım.

Sonra bir mucize oldu ve yüzerken şimdiki zamanı hissettim. Sürekli ileri geri zıplayan düşüncelerimi gittikleri yerlerden alıp alıp getirdim. Tıpkı çocuklarını izleyen bir anne gibi geçmiş hatıralarımı ve gelecek rüyalarımı izledim. Elbette hepsi vardı, hepsi bendim. Ve ben onların tümünden daha fazlasıydım.

Bu yüzden artık kefenim yok. Hayatım var. Yaşamak var. Nefes almayı kendime hak bilmek var. Şimdi yaşamak zamanı. O kefen er geç giyilecek. Herkes giyecek de herkes yaşamı giyecek mı? Yoksa dünyevi olanın hazzını yaşamak zannederek ölecek mi?

Keşke Rita Hayworth yaşasaydı da ben onun için kefeni yırtma dansı koreografisi yapsaydım. En çok ona yakışırdı.

Mutlu seneler hepimize. 



*Her şeyin zamanı vardır.

1 yorum:

Selma dedi ki...

Günaydın, ayabilenlerimize....😉🙏💙