27 Ocak 2024 Cumartesi

KİMSEYE ETMEM ŞİKAYET




Ben ederim. Maalesef henüz,  adına sükut denen o ulu tepenin olsa olsa eteklerindeyim. Bu sabah yürüyüşe çıktım, haydi dedim değiştireyim ezberimi sıkı bir sahil yürüyüşü yapayım. 

Derya aradı, konuşa konuşa yürüdüm. Ardından T. P. yi aradım derken öyle iyi geldi ki sohbet muhabbet, hadi öğleden sonra rakısına çökelim dese eskilerden biri, topuklarım kıçıma vura vura koşardım. 

Geçmişe güzelleme değil, vallahi değil sadece yerine bişi koyamamak sıkıyor canımı. Rakı sofralarında edebiyatın, sanatın, aşkın sevdanın dibine vurulduğunu görüp, sonra sabah akşam tost gevelemek nedir bilir misiniz siz? Bilemezsiniz. Belki de bilirsiniz?

Tutunmayan* bir kadın olmak istiyorum. Babasına, anasına, kardeşine, eski aşklarına, hatalarına, günahlarına, şehirlere, evlere.... Hiçbir zımbırtıya tutunmayan. Eyvallah diyebilen, elindekinin en güzel haline dikkatini veren bir insan.

Ne öğrendim biliyor musunuz? İnsan şu hayatta sadece kendini yontabilir, o da milim milim.... Tıpkı işe kendi evini temiz tutarak başlamak gibi. T.P. dedi ki "sen epeyce toparlamışsın."  Güldüm, "yok be canım bu iş ev temizliği gibi; dip köşeyi parlat, haftaya sil baştan!" Doğruydu. Travma, s..tiri boktan onca acı hatıra  puf diye yok edilemez. Yaşanan ve yaşanamayan herşeyin izini, şimdiye hakimiyetini kontrol etmek için hep ama hep uyanık, her saniye tetikte olmalı insan. Yoksa o evi, zihnimizi yine bok götürür tez zamanda!

Sofralar kurardım eskiden. En zengin ve en fakir zamanlarımda hep, hep sofralar kurdum eşime dostuma. Keşke daha çok kursaymışım... Yalnız yediğim her yemek içimi sızlatıyor. Yerine birşey koyamadığımızda hayat kayıplar silsilesi gibi. Oysa bu bizim algımız. Hayat ne kazanç ne de kayıp, sadece hayat!

Dünya'nın dört bir yanına saçılmış arkadaşlarımı çok özlüyorum. Ana dilimde içimi açmayı, zihnimi parlatmayı, en iyisinden sevişmelere değişmeyeceğim sohbetlerimizi özlüyorum. Sabahlara kadar daldan dala konduğumuz birbirimize şiir okuyup, şarkılar dinleterek zar zor bi arabaya binip eve döndüğümüz, evdeysek en ayık olanın diğerlerini usul usul yatırdığı sabaha dönen gecelerimizi özlüyorum...

Şarap çanaklarımızı, sabah yenilen dumanı üzerinde poğaçaları... Kimseye şikayet etmem ne ya? Ben burada cümle aleme anlatıyorum bugünümü, dünümü. Ne var? Mızmızım işte ve halka açık yapıyorum mızmızlığımı.

* Sevgi Soysal


Hiç yorum yok: