Kendimi aklamaya çalışmak otuzlarımda önemliydi, haklı olmayı fazlasıyla seviyordum. Oysa elliler günah sevap kavramının, haklılığın ve buna benzer öğrenilmiş tüm değerlerin epeyce geride kaldığını hissettirdi. Öyle bir noktaya geldim ki, başkalarının gözünde aklanmaktan ziyade kendimi, olaylara verdiğim tepkileri anlamakla ilgileniyorum; kimim, burada ne yapıyorum veya neden yapamıyorum?
Burası yani şu an içinde olduğum duygu ve düşünce durumu bana daha kabul edilebilir geliyor. Neredeyse kocaman bir ömrü yedi mahalleyi memnun etmeye harcayan ben ne ardımda kalan yarım akıllı ilişkilerin, ne de kurduğum sofraların pişmanlığında değilim. Öyle yaşamam gerekiyormuş ve ancak o şekilde yaşayarak bugün sorduğum sorulara kavuşabilirmişim diye anlıyorum.
Eskiyi seçmeyeceğim. Belki acı çekeceğim, ezberlerime dönmemek için kendimi zincirlemem bile gerekebilir ama bunu bir kez daha yaşamayacağım.
Geçen hafta Nişantaşı'nda yürürken eskiden benim için ne kadar keyifli bir semt olduğunu hatırladım. Eskiden... İstanbul'un pek çok yeri eskiden çok değerliydi benim için ama artık değil. Şehrin değişiminden, dönüşümünden canım yanıyor. O kadar ki olumlu değişiklikleri göremeyecek kadar moralim bozuluyor. Aynı şey ilişkilerim için de geçerli; değişiyorum ve onlar da mecburen değişecekler. Ya benimle yeni bir dil bulacaklar ya da benden vazgeçecekler.
Sevdiklerimin mutluluğu ve sağlığıyla ilgili endişelenmekten aşırı yorgunum. Hala endişeliyim, kendimce hayatlarını daha iyi kılma arzum hep içeride, en dipte, pusuda. Fakat yapmayacağım. Benden yardım istenmediği sürece ve hakkım olan sevgiyi, saygıyı görmediğimde yardıma koşmayacağım. Kaldı ki bedenim bile bu fikirde olmalı ki dizlerim ağrıyor.... Elli yaşında birinin dizleri ağrır mı hiç? Benim ağrıyor.
Bütün bunları neden yazıyorum biliyor musun? Şu hayatta seçmemiz gereken tek kişi varmış o da insanın kendisi. Bize bizden başka dost yokmuş...
2 yorum:
Fazla uzaklaşırsa kendine ve kalbine dönemezmiş insan. Kendinden uzaklaşma Elvan 🙏 fotoğrafa bayıldım 💙 kızım da iyi ki Kızıl 🙏
Yooooo kendimdeyim:))) Şuurum hiç bu kadar açık ve hiç bu denli kararlı olmamıştı. Selma fotoğrafı beğenmene sevindim.. Burada küpelere mankenlik yapıyordum ama bu yazdan en sevdiğim kare oldu. Ah güzel kızın kızıl demek! Hatırladım, bir yerde söylemiştin:)
Yorum Gönder