Günaydın,
Winterson'dan Noel Günleri az evvel bitti. Sevdiğim kitapların başına gelen sondan o da kaçamadı. İki seçenek vardı zaten; ya yavaş yavaş okuyacaktım ya da bir lokmada ham yapacaktım.
"Öyleyse ölenler için mum yakın.
Ne kadar ihtimal dışı olsalar da mucizelere bir mum yakın ve kendi mucizenizi gördüğünüzde anlamak için dua edin.
Yaşayanlar için bir mum yakın, büyük anlam taşıyan dostluk ve aile dünyası için.
Gelecek için mum yakın, olabilsin, karanlık tarafından yutulmasın diye.
Sevgi için de bir mum yakın.
Şanslı sevgi için."
Ve bitti. Kitap böyle bitti. Mum yaktım. Yıllardır büyük bir tutkuyla okuduğum Winterson kitaplarından biri daha bitti. Fakat yeni bir yıl başladı. Birileri her ne kadar hiç değişmediğimizi düşünseler, bizi eski oyunlara döndürmeye çalışsalar da, olmaz. Çünkü eski eskide kaldı. Kimse geçtiğimiz yılı tekrar edemeyecek. Şu başlamış olan daha öncekilerden bağımsız. Zaman zaman anılar, olaylar bizi yoklasa da, biz mucizelere inanmayı seçerek alevi koruduğumuz sürece kimsenin karanlığı bizi yutamaz. İnatla değil, sevgiyle yaşayanlardan olmak en derin arzum.
Hayatım boyunca duyduğum en güzel dilek bu olabilir: "ne kadar ihtimal dışı olsalar da mucizelere mum yakın, kendi mucizenizi gördüğünüzde anlamak için mum yakın."
Geçtiğimiz yılın mucizesi asla yapamam dediğim şeyleri yaparken kendimi sobelemem oldu. Duramam derdim durdum, susamam derdim sustum, bırakamam derdim bıraktım.
Buz gibi bir hayatta, gerekirse mum ışığında ısınmayı göze alarak çekildim. Beni görmezden gelen, kayıtsız kalan insanlara kapılarımı kapattım. Yollarına bıraktığım işaret fişeklerini patlatmaktan vazgeçtim. Kendimi seçişimin mucizelere davet olduğunu hissediyorum. İçim kalabalıkken, hayatım bitmeyen bir seri telaşla doluyken mucizeler olduysa da göremedim... Şimdi hazırım, artık görebilirim.
İnanç yalnızca hayalperestler için mümkün.
2 yorum:
Ben bugün bir mumu senin ve blogun için yakacağım Elvan.
Yaşadığım mevcut dünyadan sıkılıp kendimle kalmak istediğim zamanlarda, açık kalan kapıdan girip camlarından perdelerin uçuştuğu, kocaman bahçeye bakan bu salonda bulurdum kendimi… Güzel yazılar okudum dünyaya başka başka pencerelerden baktım. Çünkü biz aslında Elvan ile dünyaya aynı pencereden bakmıyorduk. Elvan’ın dünyasında ; yemyeşil çayırlar, esintiler, rengarenk kuşlar, mutluluklar yoktu her zaman ama ikimizin de dünyasında ortak bir şey vardı çok kırılgan pek narin ama bir o kadar da güçlü… bu başka bir şeydi.
Sevgiyle…
:) sağol, değeri büyük...
Yorum Gönder