28 Kasım 2012 Çarşamba

MEVSİMLER

 
 
Sonbahar seyretmek istedim bugün. Olmadı.  Bu gidişle ben yarım yamalak işlerimi toparlayıp, güneşin yaprakların üzerinde nasıl parladığını görmeye gidene kadar ağaç diplerinde bir tek yaprak kalmayacak! Hatırlarsanız baharda da erguvanları kaçırmıştım!
Şekilde görüldüğü üzere bazen farkındalık yetmiyor. Hayatı yakalamak için inatçı ve kararlı olmak lazım. Oysa ben ne inatçıyım, ne de kararlı. Daha çok ortaya karışık diyebilirim kendim için.
 
Konuya dönersek sonbahar gitti gider. Korularda dolaşmak, Emirgan'a, Beykoz'a, Büyükada'ya gitmek için sayılı günler kaldı. Sonrası uzun, derin bir karanlık! Güneşsiz, ıslak günler! Hele ki İstanbul'daysanız, nemli ve ısınmayan saatlere hazır olun. Ne paltonuz, ne de kombiniz ısıtmaz sizi. Kahvenin bile çaresiz kaldığı bir nemi var bu şehrin. Ama parmaklarınız üşümesin diye yazabilirsiniz:)
 
Bir kısa gün daha biterken, elimde onlarca iş var! Yarabbim sana inanmayı ve sığınmayı seçiyorum. Amin!

Hiç yorum yok: