Çok şey kaybedip, çok şey bulmuşumdur hayatta. Buna evin içinde "amman kaybolmasın" diye saklayıp, sonra deli gibi aradıklarım da dahil! Ve fakat daha evvel hiç kaybetmediğim bir şey kaybettim şimdi. Coşkumu kaybettim! Onu kaybettiğimi kabullendim...
Oysa bayram geliyor, prensesler bize kahvaltıya gelecekler. Sırf onlara yapacağım sürprizin bile beni havalara uçuruyor olması gerekirdi. Ama nerede... Gülümsemekte dahi zorlanıyorum.
En tuhaf gelişmelerden biri ise canımın hiç kahve istememesi. Galiba Marduk gerçekten geliyor. Yoksa bendeki değişimler hiç normal değil, olsa olsa kıyam habercisidir bu işaretler!
Külkedisi bana çay ısmarladı. Bayıla bayıla içtim. Sıcaktı, berraktı. Yanındaki sohbet huzurluydu. Tadını almadım. Sadece içtim. Uzun zamandır yediklerimin tadını aldığımdan emin değilim. Lezzet ve lezzete bağlı haz beni terketti sanki... Ege, "yemek yemek hayattaki en büyük haz" demişti... Bence hazla ilgisi yok. Sadece doğa boşluk sevmediği için tıka basa dolduruyoruz ağzımızı. Bir tür direniş yoksulluğa... Yoksunluğa.
Bol bol şeker yediğimiz, içkinin dibine vurduğumuz, sohbetli, keyifli bir bayram olsun...
Olsun bakalım.
5 yorum:
ağzının tadının olmayışı
sabahları içmediğin pekmezden.
çok anlam çıkar.
akıllısın anlarsın...
bazen oluyor öyle. ben de benzer hissediyorum bu aralar. saklanmıştır bir yere. yakında ceee eee diye çıkar haylaz şey.
Yazınızla ilgili yorum yazacağım inşallah kızdırmam sizi.Derler ya onuncu köyde yerini hazırla,fazla doğrudan konuşursan "sen de kim oluyorsun " derler ki dokuz köyden de olabilirsin.Blog sisteminde sıkça başıma bu geliyor.Sanırım unuttuğum şey bu olmalı.Her neyse .. :)
Bir erkek için her on yıl bir yaş dönümü olmakta.20 li 30 lu yaşlarda çok farkedilmeyen bu onlu yaş dönümleri yaş 40 lara gelince hayttan tad almama,eski alışkanlıklardan bizar olma duygusuyla bazan ben hayata fazlayım düşüncesine ve insanın çok da o yıllarda (40lı yaşlarda)farkedemediği gizli bir depresyon haline sebep olabiliyor.Bu 0-40 yaş arası bir piramid tepesine tırmanan otomobilin son metreleri aksırıp tıksırarak çıkması(hayattan zevk alıyor rolü oynaması) ve aniden tepeye gelip yokuş aşağı piramid eteğine inişe geçmesi gibi(sarsıl ve kendine gel inişi).İnişe geçen bünyenin farklı bir rejime girdiğini çoğu kişi farketmiyor..Ve yeniden yaşama tutunmayı ve o rejimle uyumu sağlamayı öğrenmeye çalışmak uzun bir bocalama devresinde ya size bir doktor tavsiyesi olarak önerilecek veya benim gibi doktorun yolunu bilmeyenler için kendi kendine keşfedilmeyi bekleyecektir..Kısaca size şunu diyorum.Artık yeni bir bensiniz(yani yeni bir kişi).Ve o yeni beni yeniden oturup tanımaya,keşfetmeye başlamalısınız(aslında mecbursunuzçünkü eski benliğinizle kavgaya başlamışsınız bile yazınızdan anladığım).Ve giderek eski benliğinizi bir kenara bırakır yenilenirken,yeni tadlar,yeni zevkler..daha doğrusu azla yetinmeyi,huzuru kendinizde bulmakla yalnızlığınızla başbaşalığı tercihiniz olarak kullanmaya başladığınızı göreceksiniz.Toplumdan kopmaya başladığınızı ve daha bireyci,kendinizle daha bir arada olmayı istediğinizi göreceksiniz.Arkadaş tercihleriniz bile değişecektir..Umarım bu geçiş dönemini fazla sarsılmadan atlatırsınız..Yeni hayatınızda mutlu olabilmeyi başarmanız dileğimle..Sevgiler
Bütün bloğunuzda yazdıklarınızı tek tek okuduktan sonra..Hayatın verdiklerini ve götürdüklerini sükûnetle karşılamanız gerek.."Herşey senle başlar,senle biter" demiş düşünür ve "herşey sende başlar sende biter" demiş derviş.Ve derviş iyi demiş bence..Gerisine kafanızı takmayınız derim.Sevgiler :)
Sağol Creep yorumun için. Mutkala bir anlamı vardır. Akıllı bir arkadaşa sorar öğrenirim.
Sevgili JoA, bayram gelmiş hoşgelmiş di mi ya? bence de az sonra fırlar köşeden kaybettiğim:))
Merhaba Zafer, hoşgeldin.
Yorum Gönder