5 Ocak 2009 Pazartesi

Issız Ev :)

"Issız Adam" filmini izlemedim, bu nedenle şu an itibariyle "ıssız" kelimesini kullanarak ve filmi alet ederek yazdığım her satır tamamen filmden bağımsızdır. Film burada sadece yazımın, etrafında dönüp dolaşacağını şahane bir malzemedir:))

Sabah Agi'nin telefonuyla uyandım. Leyla ile yürüyüşe çıkacaklarmış, beni de davet ettiler. Apar topar giyinip fırladım. Agi, Leyla, ben ve vivi* Fenerbahçe Parkı'nda harika bir yürüyüş yaptıktan sonra eve döndük. Ailecek kahvelerimizi de içtikten sonra, annem ve kardeşim az evvel çıktılar. Kadıköy'de teyzemle buluşup "Issız Adam" filmini izleyecekler. Elbette kardeşim izlemeyecek filmi. Aynı karanlıktan geldiğim bir insan olarak, onun bu filme girmeyeceğinden adım kadar eminim. Sadece kızları sinemaya yerleştirip, dönüşte eve getirecek. Ve tabii bana dvd alacaklar di mi? Lütfen!!

Ben? Ben, "ıssızım" bugün. Okumak, yazmak, bol bol kahve içip müzik dinlemek için loş ve de boş, gri bir gün var elimde.. Fakat uzun süre gri kalmaz benim saatlerim, biraz sonra yavaş yavaş boyamaya başlarım dakikaları.

Müzik olarak "Duru Zamanları" seçtim, yazmak için iyi bir fon oluyor bana. Nedense her dinlediğimde aklıma onlarca an ve insan geliyor... Cenco ile kısa süren ve tadı damağımda kalan çalışma hayatımız, geçen bahar bizim evde hazırlanan rakı sofrasında Burhan'a "Aklım Hep Sende" şarkısıyla takılmalarımız, ardından N. K. ile eş zamanlı olarak aynı albümü döndür çevir dinlememiz... Oooo bitmez bu hikayeler... Bayılır içiniz!

Benim asıl aklıma takılan, şu "Issız Adam" filmi neden bu kadar tuttu acaba sorusu. Ne dersiniz? Ben gerçekten merak ediyorum. Efendim herkes kendinden bir parça buluyormuş filmde. Mübarek sinema filmi değil, yedek parça dükkanı!Elbette bir filmi teknik olarak eleştirecek seviyede sinema bilgisine sahip değilim ama sağdan soldan duyduklarıma göre senaryoda sadece ve sadece, eski bir albümün gölgesinde epeyce silik ve marazi bir aşk hikayesi var. Bu mudur yüzlerce insanı sinemaya çeken?
Zaten hayatlarımız trajik hikayeler silsilesi. Bizzat kendimiz yaşamasak bile etrafımızda dönüp duran o kadar fazla umutsuz aşk var ki... Sırf bizim sokakta bile aşk yüzünden tırlatan üç kişi tanıyorum ben! Üstelik sinema dili olarak bir yere götürmeyen ve şarkısı beni acayip güldüren bir film var elimizde!

Şarkıda "anlamazdın, anlamazdın, kadere de inanmazdın" diye bir bölüm var ki gerçekten bana komik geliyor. Kadın, adama dosdoğru mankafa diyor yahu! Zaten biz;kadınlar ve erkekler, aynı türün iki farklı cinsi değil de, ayrı iki tür olduğumuza göre - yani mecaz olarak, iletişimsizliğimize gönderme yapmak adına diyorum:))- normal değil mi adamın anlamamış olması? Anladığımız ve bizi anlayan adamları sevmeyiz ki biz. Anlayana kadar garibanın ebesini beller,olmadık sorular sorar, kurcalar ve delirtiriz. Sonra da "ha tamam anladım ben bunu" der, başka bir hastalıklı abi ararız:)) Yani genel geçer davranış budur:))

Filmin karelerini bilmem ama şarkıda düpedüz aba altından sopa gösteriliyor adama. Zavallıya "anlamazdın anlamazdın" diyerek, bilge kadın tarafından aleni bi şekilde "senin kafa basmıyor canım" mesajı iletilmesinin yanı sıra "günahım boynunda" denip, bi de "ben olmasam da mutlu ol" gibi iyi niyetimsi bir şey sıkıştırılıyor. Hiç inandırıcı değil! Niye mutlu olsun benden sonra? Olmasın! Ayrıca "kalbim boş değil.... yeniden severim " gibi laflar da var ki, abinin de pek umurundaydı. İster sev, ister sevme, adam gitmiş zaten! Alooo, kime diyorum:))

Yahu lütfen azıcık akıl fikir arkadaşlar. Adam ıssız, bakışları da bi tuhaf zaten , iki kelime de edememiş. Belli ki ifade güçlüğü yaşayan birisi. Kızı da telef etmiş. E be kadın, adama hayat vurmuş zaten, bi de sen geçip karşısına "anlamazdın anlamazdın" diye neden tekmeliyorsun? Anlasa ya da anlasan aşk olmaz ki; evlenir barklanır, on yıla kalmaz daralırsınız!
Hem zaten yukarıdaki fotoğraftan anlaşılacağı gibi bu abi pek sosyal bir canlıya benzemiyor. Paçaları sıvayıp, deniz kenarında romantizim yapan adamdan ne hayır bekliyorsun? Adam dediğin sen böyle sahneler yaratmaya çalıştığında mızıklamalı ki olay çıksın ve ilişki şenlensin!!

Benim "Issız Adam" filmi hakkındaki, - izlememiş ve izlemeyecek bir şahsiyet olarak - söyleyeceklerim bundan ibaret. Aslında bu "ıssız" kelimesinden saatlerce türetip, sırf şarkının sözleriyle sabaha kadar sayıklardım ama daha fazla baymayayım sizi. Zaten kardeşim muhteşem sesime dayanamayıp kaçtı, bari sizi kaybetmeyeyim:))

Bütün bu hafife almalardan - ki ruh halimden mesul olan hava durumudur :)))- sonra filmi hala izlemek isteyenler var ise aranızda hodri meydan.. Bişi anlayan olursa bana da anlatsın lütfen!



*Vivi, Leyla'nın su matarasının adı:))

2 yorum:

No More Virgilius dedi ki...

Olumsuz bir çağrışımı var başlığın...

Fortunata dedi ki...

Haklısın.. Sence ne diyelim?