Günaydın,
Gelse neyime, gitse neyime? Benim hayatım retro:))) Eskinin kancasına takılmış ruhumu yırta yırta kurtarmaya çalışırken, gökyüzü azıcık destek olsa şaşardım. Neyse ki beklentim yok, herşey içimizde ya; güç içimizde, güzellik içimizde, yetenek vesaire neyimiz varsa ve de yoksa her biriciği içimizde!
Bu sabah erguvan koktu burnuma. Galiba haftanın güneşli geçmesi onları coşturacak, muhtemelen erken çiçeklenecekler. Gelsinler bakalım. Epeyce siyah beyaz geçen hayatımıza bahar dokunuşu güzel olur.
Sabahın erken saatlerindeki kuş sesleri ne güzel değil mi? Onlar ötüşürken içimde tatlı bir his oluyor. Deniz kokusuna az kaldı, sık dişini Elvan diyorlar sanki. Sıkıyorum. Hatta o kadar manasızca sıkıyorum ki, diş doktoruna gidip baktırmak zorunda kaldım.
Yazmaktan başka çaresi olmayan yazar okuyucuda nasıl bir duygu uyandırır bazen merak ediyorum. Acaba yazmasaydım rehabilite edilebilir miydim? Veya yazarak bir anlamda yerimde saydım ama karşılığında aklımı mı korudum? Korudum derken, kısmen:)
Bugün hareketli geçecek. Şimdiden iki kahve içip, çamaşırları yıkamayı başardım. Sırada duş ve sokaklara dökülüş var. O da olur inşallah. Kapıdan çıktıktan sonrası daha makul gelişiyor. O halde ben ufak ufak kaçıyorum. İstanbul'da bahar var, bence parka falan gidin bugün:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder