Ülke ekonomisini fıstık ezmesi ve cheddar peynir fiyatları üzerinden takip ediyor olmam kibrimden veya para içinde yüzüyor oluşumdan değil, ülke meselelerinden hiç anlamamamdandır. Ancak, öyle bir noktaya geldik ki, artık ben bile freni patlamış arabanın içinde er ya da geç bir yere toslayacağını bilen çaresiz bir yolcudan farksızım. Tek bilinmezlik ne süratle, ne zaman? Ve tabii ne kadar hasar alacağımız?
Dünden beri önümdeki süreci görememekten olsa gerek, nefes alamıyorum. Kendime ait bir evim var çok şükür fakat evde de huzursuzum. Yönetemediğim ve elbette yönetemeyeceğim tuhaf süreç öyle bir ivme kazandı ki, ben demiştim demek bile gelmiyor içimden. Oysa demiştim. Bu hiç bilmeyen ben, altın fırlayacak, döviz kuru patlayacak, toprak fiyatları üçe beşe katlayacak ve bunlar süratle olacak dedim.
Kimse dinlemedi..
Bunları söylerken evet ekonomi bilmiyordum ama tarih biliyordum...
Şimdi sakin kalmaya çalışıyorum. Çünkü zaman ve alan iyice daraldı. İstesem de istemesem de herkes gibi olacakları kabul edeceğim. Bakalım o hep hayal ettiğim yeşil ve sessiz toprağa kavuşabilecek miyim? En çok bunu merak ediyorum.
Mat beni biraz gevşetti. Hala içebiliyorken de bir kadeh viski koydum kendime. Yoga öğretmeni viski mi içer diyene, bakınız Bektaşi fıkraları, kıssaları der geçerim. Beğenmeyen oğluna almasın azizim.
Neyse, ben yemek yapmaya gidiyorum. Bi ton işim var yarın. Sana iyi günler okuyucu. Yalnız çok pis çıktın, bir iki gün yazamadım diye firar etmişsin gözümden kaçmadı :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder