Uzun yıllardan sonra nihayet erguvanları doya doya seyrettiğim bir bahar yaşıyorum. Yolda görsem altında durup gökyüzünü seyrediyorum. Zaman bulsam, hemen birilerini ayartıp su kenarına koşuyorum. Bu ağaç beni çocuk gibi sevindiriyor. Onun hikayesini herkes öğrensin istiyorum.
Bugün okulda dersimizin konusu erguvanlar olacak. Yanımda tahtadan yapılmış arılar ve uğurböcekleri de götürüyorum. Onlara önce bu ağacın mitolojik öyküsünü anlatacağım. Sonra da ağaç, arılar ve uğurböcekleri arasında geçen bir oyun kuracağız.
Küçük Karabalık'da çalışmayı her yıl daha çok seviyorum. Bana hem kendimi tanımak, hem de çocuklar için en iyiyi bulmak adına hareket alanı tanıyorlar. İşe değil de eve gider gibi hissetmek ve için için ah şu dersler haftada iki gün olsa demek büyük bir şans farkındayım.
Ama bu günlere kolay gelinmedi. Çok üzüldüğümüz, hatta vaz mı geçsem dediğim zamanlar oldu. Her ilişkinin başında yaşandığı gibi taşların yerine oturması, ruhların ısınması zaman aldı. Şimdilerde sanırım baharın da etkisi olsa gerek içimden hep çiçekten, böcekten, erguvanlardan, kedimden, öğrencilerimden bahsetmek geliyor.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bloğumu okuduğumda sadece şikayetler ve mızıldanmalar görmek istemiyorum. Hayatımın hem baharı, hem kışı olsun, ne güzel!
Bugün neşeli bir gün, kayıtlara böyle geçile!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder