Konya'ya gitmeden önce arkadaşım Özlem benden bir şey rica etti: "Pir'in huzuruna çıktığında ona Mesnevi'yi anlamama yardım etmesini söyler misin?" dedi. Ben de dileğini ilettim. Cevabını da aldım, kendisine getirdim.
"Mesnevi'yi okumak kolay değil, okudum ama anlayamadım pek çok şeyi" diyenlere kısaca benim elde ettiğim açıklamaları iletmek istedim. Nedeni de çok basit; henüz birinci ciltteyim ama okudukça okumak geliyor içimden. Hatta onunla uyuyorum. Uykumda bile bana bir şeyler fısıldadığına da gönülden inanıyorum.
Mesnevi'yi yazan büyücü değil, etten kemikten bir insan nihayetinde ama gözbağını, gönül mührünü çözmeyi bilen biri kuşkusuz. Derin biri... Bu yüzden biz ona hazır olmadıkça Mesnevi'de bize hazır olmuyor pek çok şey gibi. Olamıyor. Bu bir gerçek. Uzatılan eli tutmak için iyice düşmek lazımmış... Düşen bilir:)) Düşmeyeni de Allah tez zamanda düşürsün.*
Mesnevi okumak için hazırsanız, yapılacak diğer en önemli şey doğru tercümeyi bulabilmek. Benim elde ettiğim tercüme kadar değerlisini bilmem bulur musunuz ama eğer hiç umulmadık bir anda sevgili dosttan gelen hediye ise Mesnevi, okumanın tadı yüz kat artıyor... Birileri kalbinize girmek için onu paramparça etmeyi bile göze alırken, hiç tanımadığınız bir gönül dostu gelip, baş köşeye kurulabiliyor! Hayat gören gözlere mucizelerle dolu gerçekten!
(Her ne kadar blogumu bilmiyor olsa da, kalbimdeki minnetimi hisseden sevgili dost Adnan'a buradan bir kez daha teşekkür ederim; Huuuu)
Mesnevi'nin en başarılı tercümelerinden biri Şefik Can'a ait olanmış. Şu an okumakta olduğum tercüme de onun ve gerçekten ilk denememe göre çok daha iyi bir noktadayım. Pir izin verirse niyetim tez zamanda tasavvuf dersleri almak. Çünkü tıpkı denizcilik terimleri gibi ( bu benzetmem lütfen hafife alınmasın çünkü ilahi gücü en şiddetli hissettiğim yer denizdir ) tasavvuf terimlerinin de insanı kavrayan, kucaklayan, düşündüren, kalbini, ruhunu açan bir gücü var. Öğrenirken, hayatın farkına varırken hafiflediğinizi, güzelleştiğinizi hissediyorsunuz. Tatlı bir su gibi Mesnevi; içtikçe susuyorsunuz!
Aslında Mesnevi'den önce de Pir'in sözlerini hayatın değişik aşamalarında okuduğumu hatırlıyorum. Fakat körmüşüm ben. Oysa şimdi sanki yavaş yavaş her şey dillenecek gibi. Etrafımdaki her şey bana sırrını fısıldayacakmış gibi hissediyorum. Yıllar sonra - ki babam öldüğünden beri hiç dua etmedim - yeniden geceleri dua etmeye başladım: "Allahım bana aşkı anlamak için sabır, sezgi, güç ver!" diyerek yatıyorum.
* Günlük hayatta olumsuz ifadeler için kullandığımız pek çok kelimenin tasavvufta bambaşka karşılıkları var... Düşmek kötü bir şey değil; düşülen yer ayıldığımız yer ise.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder