Başka bir toprağa bastım o sabah. Bir baktım suda kulaç atıyorum; karşımda kale!Kapatıp tekrar açtım gözlerimi; denizin dibinde boylu boyunca uzanmış gün ışığından süzülen çemberleri bilezik gibi takıyorum koluma!. Sonra bir baktım, su üzerinde yürüyebiliyorum! Üstelik hala hayattayım!
Rüya sandım önce. İyice çimdikledim kendimi, ama değil, vallahi de billahi de limandayım! Üstelik yanımda Bok Kuyusu Prensesi! O da kim? Anlatılmaya değer bir prenses!
Önce yüzdük, sonra olan biten binlerce şeyi sakince süzdük sohbetlerde. Kule'de eski zamanlardan yüzlerle buluşup, inanç tazeledik hayata dair. Onüç yıl sonra, kalbini yarı yaşında bir dilbere kaptıran dostun sevincine ortak olup, "hala aşk var!" diye sevinerek yataklarımıza döndük o gece. Sabaha kadar Geçmiş Hastanesi' nin odaları arasında koşuşturduk; ölülere kalp masajı yaparken, dirilere umut serumu taktık. Ertesi sabah, kendi içimizdeki kanamayı bir süre için durdurup, Myndos limanında Geleneksel Haziran Buluşması' nı* ( Vol. II 'de anlatacağım ) gerçekleştirdik.
Bir sonraki gece, Körfez'de bir köşeye yığılmış, kırık dökük hayatı içkisine meze olmuş ve zamanında epeyce içimi burkmuş bir kadını** teselli edip, ardından masmavi koylarda yüzdük. Bol bol deniz suyu içtim. Bol bol ağladım yüzerken. İçtiğim su kadar ağlamak ve denizin bana verdiğini ona geri verebilmek isterdim. Ama çok az gözyaşım kaldığını üzülerek farkettim; hayatımdaki her sahne için sadece iki damla. Oysa en az bir düzine gözyaşı şişesi doldurmuşluğum var benim...Yazık, kimbilir hangi mezarda o şişeler?
Orada olduğuma mutlu muydum? Evet. Artık orada olmadığıma mutlu muydum? Evet.Hala benden, hala benim ama çok silik bir mutluluk ülkesi Bodrum.
*Bu birincisiydi:))
** Bu kadını ve bende uyandırdığı hisleri anlatacağım. Vol. ıı ya da ııı de.
NOt. Bu yazı Külkedisi'ne öğle tatili hediyesidir:)))
2 yorum:
Ben yarım akıllı Türk'ü özledim! Hadi bakalım açıkla şimdi... :)
EMRİN OLUR PRENSESİM:)))
Yorum Gönder