Mutluluk sahiden seçim midir? Sabah uyandığımızda o gün ne yaşayacağımızı bilmeden, daha gözlerimizi açar açmaz mutlu olmayı seçebilir miyiz?
İçimden gülüyorum ve "tabii, eğer Korfu'da denize sıfır bir evde uyanmışsam ve etrafta rüzgardan başka ses seda yok ise neden olmasın?" Ama öyle değil. Beyaz pantolon giymek gibi. Hani nasıl beyaz pantolon giyince oturmadan önce refleks olarak oturacağımız yere bakarız ya veya renkli birşeye dokunmuşsak ellerimizi üzerimize değdirmeden gidip yıkarız. Öyle işte. Mutlu olmayı seçmek, beyaz pantolon giymeyi seçmekten farklı değil, dikkat ve özen gerektiriyor. Tercih etmediğimiz kişiler ve olaylar hayatımıza geldiğinde onları buyur edip, alan açmıyoruz. Onlarla aramızda geçen sohbetleri içselleştirmeden, tıpkı ellerimizi yıkar gibi sohbet bittiği an zihnimizi o kişi ve olaylardan azad ediyoruz. Elbette büyük felaketleri, çok can yakan olayları anlatmıyorum burada. Bazen gülümsemek, içtenlikle derin bir nefes almak çok zorlaşabiliyor ama ben kendi adıma daha yönetilebilir ufak tefek şeyler için lüzumsuz mesai yaptığımı fark ettim. Olay bitiyor, insanlar devam ediyor ama ben üzerime yığdıklarının altında kala kalıyorum. Geriye dönüp baktığımda oturduğum yere hiç dikkat etmediğimi ve üstümü başımı batırdığımı fark ettim. Bundan bahsediyorum.
Velhasıl mutluluk seçimdir ve mümkündür. Ağustos sıcağında evden dışarı çıkamasak da evimizin içinde yürüyebiliyor olmak ve kendi işlerimizi halledebilmek büyük bir mutluluk değil mi? Kahvaltımız, çamaşırlar, sevilecek bir kedicik, okunacak kitaplar, yazılacak öyküler bir seçim, mutlulukla ilgili seçimler değil mi?
Sende yaz, yaz bakalım alt alta bugün mutlu olmak için neler var elinde? Eminim yazdıkça şaşıracak ve sevineceksin.
Hadi mutlu olmayı seçelim bugün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder