Sevgi Teyze öldü.
Yazamadığım süre zarfında olan en önemli olay da buydu... Fakat bu sabah onun ölümü hakkında yazmayacağım. Bir gün önce onun için yaptığım ve yapmadığım şeyleri defalarca kafamda döndürdüğümden ve ertesi gün onun ölü bedenini yatakta görüşümden bahsetmeyeceğim. Bugün kendi ruhumun ve bedenimin çaresizliğini anlatacağım.
Çok yorgunum. Elli değil, yüz elli yaşında bir kadının bedeninde gibiyim. Hızlı yoruluyorum, tahammülüm düşük, olaylar beni fazla hırpalıyor ve nasıl daha makul hissedilir, yürümem gereken yol nerededir, bulamıyorum.
İnsanlıktan ve şehirden umudumu keseli çok oldu. Artık buralarda hayat olmadığını biliyorum. Kalın kafamın almadığı, basiretsiz bedenimin uygulamaya sokamadığı şey ormana gitmek!
Bir orman bulamadım kendime. Kaçacağım, ağaçların arasında saklanacağım, omuzlarımda taşıdığım herkesi, her şeyi, ayak bileklerime dolanan geçmişi silkeleyebileceğim bir orman bulamadım... İçinde sadece ve sadece yaprakların, dalların sesi olan, ağaç kovuklarına sokulduğum, üç beş ceviz yediğim bir ormana niye gidemiyorum ben? Bi gitsem koca kız olacağım. Büyüyeceğim, cesaretim gücüm gelecek. Gidemedim.
Tarifi zor bir halsizlik yaşıyorum. Uykum yetmiyor, dinlenmem yetmiyor. Ayak tırnaklarımı kesmek bile yorucu bir iş sanki! Zar zor evimi toparlayıp yemek pişiriyorum. Ağır akan bir filmin içinde sıkışmış gibiyim. Ülkede ve Dünya'da olanları kayıtsızca izliyorum.
Herkes gibi B Planım olmadan, baka kalmışlık hissiyle, donmuş duygulara, tutuk bir zihin de ekleyerek geceyi sabaha, sabahı diğer sabaha ekliyorum.
Ormana gitmek istiyorum. Ağaçların oluşturduğu çemberlerin ortasında toprağa uzanıp gökyüzüne bakmak, sakince dökülen yaprakların döne döne inişini izlemek ve üzerimden geçen kuşları saymak istiyorum. Türünü bilmediğim böcekler bedenimi keşfe çıktığında gülümsemek, toprağın nemine ısısına teslim öylece uzanmak istiyorum. Tıpkı suya uzandığım gibi.
Orman nerede? Benim ormanım nerede? Artık kendimi seçmek ve buralardan gitmek istiyorum.
Ormana gitmek istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder