Hani "kırkından sonra azanı teneşir paklar" diyorlar ya, bence o iş öyle değil. Kırkından sonra "önce ben, şimdi benim sıram" demeyi akıl edeni hemen durdurmak istiyor toplum. Ya diğerleri de sonsuz bir ezberin içinde yitip gittiklerine uyanır, kendi arzularının, isteklerinin peşine düşerse diye, başın hemen, oracıkta ezmek istiyor. Kim o toplum? Onlar işte; elalem.
Eski bir Hint geleneğinde elli yaşına gelen adama sorarlarmış. Daha doğrusu bir tören yapıp önüne üç seçenek bırakılırmış.
Var olan durumun içinde kalabilirsin. Evli, çocuklu, torunlu vesaire.
Ormana gidip şu kadar gün kalıp dönebilir ve yeni bir eş alabilirsin.
Ormandan dönmeyip, keşiş/derviş/yolcu olarak kalan ömrünü tamamlayabilirsin.
Bir yandan nefis, ama öte yandan aynı geleneğin kadını ölen kocasıyla yakmak istemesi ve benzer hakları kadına tanımaması var. Neden? Neden kadın şeytan? Çünkü kadın soru sorar, zihin bulandırır, çözüm ister, geçiştirildiğini hemen anlar! vesaire vesaire.
Şu "after you" meselesine gelirsek, bence milyonlarca hayat böyle yaşanıyor. Hep birilerinin önceliği var. Ve bu hesapta ciddi bir yanlış olduğuna kırkından önce aymak çok nadir rastlanan bir durum.
Kendini seçmek, kendi arzularının izini sürmek, beni ne mutlu eder sorusunu tüm samimiyetinle sormak kolay değil. Hiç değil.
Elif'le uzun zamandan sonra kahve içtik. Anlattıklarını can kulağıyla dinledim. Eşi de arkadaşım olduğundan aileyi çok iyi tanıyorum. Birlikte verdikleri mücadeleyi ve şu an elde ettikleri her şeyi hakkıyla kazandıklarını biliyorum. Velhasıl şu "after you" meselesini gayet iyi yönettiklerini görmek beni inanılmaz sevindiriyor. Bunu bir çift olarak başarıyor olmaları nefis! Birey olmaktan zerre kadar ödün vermeden, iki kişi el ele tutuşup kendilerine sahip çıkabiliyorlar. Aslında üç kişiye; ben, sen ve biz.
Bu bana ilham verdi:) ben de yapabilirim dedim. Ellerimi birbirine kenetler ve yürüyemeye başlarım! Slogan da besbelli "after me!"
Yani diyorum ki, hiç kolay değil insanın özüyle temas etmesi ve güzel sorular sormaya başlaması. Fakat mümkün, sahiden yapılabilir bir şey.
İçim lunapark gibi, durmadan rengarenk ışıklar yanıp sönüyor zihnimde. Hala yaşanacak çok güzel bir hayat olduğuna dair delice görüntüler gelip gidiyor aklımın odacıklarına. Evet çok yorgunum, evet fiziksel olarak da eski kudretim yok ama neden olmasın? belki biraz yavaş, biraz alışılmışın dışında bir yolculukla, ama mümkün.
After me, dostum. Her şey, herkes after me:))
*Fotograf 2009 Trilye, Ahmet Er
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder