Bazen yaşadığımızı düşündüğümüz şeylerin gerçekte
daha farklı bir zemini ve anlamı olduğunu kabul etmek bize zor gelir...
Gerçek bizi özgür kılar. özgür olmaktan korkmayın!
Juno, Kendi Halinde Bir Yıldız Gözlemcisi
Olağanüstü güzel bir hayatım oldu benim. Eşşekler gibi şanslıydım. Iskaladıklarım yok mu? Elbette var, nihayetinde insan olmayı deneyimliyorum:)) Neyse ya, öyle güzel bir öğleden sonra güneşinde oturduk ki Burhan'la, onu bana yollayan ilahi plana "teşekkür ederim" dedim bir kez daha. Ama öyle iş olsun diye değil bak, kalpten dedim. Evlenirken "Burhan benim çeyizim" demiştim eski kocama. Sağolsun, "ne lan bu?!" demedi hiç. Sonuçta çeyizimi alıp evliliğimi ardımda bıraktım. O zaman da "nereye gidiyorsun?" demedi. Neydi buradaki kıssadan hisse, asıl olan bizimle kalır, sahte olan yaylanır!
Burhan dostumdur ve kocamdan daha gerçekti. O beni olduğum gibi defolarımla, kusurlarımla, zaaflarımla sevdi ve göze aldı. Allah eksikliğini göstermesin.
Mehmetus'u da çok severim ben. Azıcık hıyardır ama nappsınnn canım kıymetlim, o genetik hep Çorumlu olmaktan. O genetik fazla nohut yemekten:)) Yoksa Mehmetus benim için gözyaşı dökecek kadar hassas, olağanüstü değerli bir dosttur. Ki o benim doğumuma giremedi ama ben onun böbrek taşı düşürme seansına bizzat katıldım, kardeşlik ne ki başka? Aha da kanıtı. Biz hep dürüsttük birbirimize. En gıcık olduğumuz anlar dahil! O yüzden varız.. Gerçek kadar güzeliz be ya.
Ha, bu üçlü molada.... Muse ile aramız iyi değil. Neden? Gerçekliğini kaybetti de ondan... bana mı samimiyetsiz? Yok kendisine.....Üzülmüyor muyum? Elbette üzülüyorum, onca yılın delice paylaşımı çöp oladu. Ama yapacak bir şey yok, bazen dönemsel olarak, bazen de tamamen biter bazı ilişkiler. Bizim derinliğimiz değişti. Artık sığ sularda ilerliyoruz. O tercih etti, ben eyvallah dedim. Bu da başka bir geçiş, başka bir gerçeklik... Hayat. Ama gerçek güzel, o hep güzel.
O benim canım... Vitito... Deli gibi özlediğim, can dostum. Erken gidenim, beni bok gibi bırakanım. Ağzına sıçacağım Victor, olmayan kılını tüyünü yolacağım inan! Nasıl gittin be, cascavlak kaldım anasını satiiim. Çok özlüyorum seni, bugün Burhan'la kırda yürürken, o minicik mavi çiçeklere baktım, sen hep benimlesin. Bu hayatta beni tanıdın, bizi buldun, bana kalbini açtın ya, bin teşekkür. Beni sevdiğini söyleyen yüz adamı üst üste dizsem bir Vitito etmez. Onlar benimle dağlarda çiçek toplamadı, onlar beni hatırlamadı Victor... Seni seviyorum dostum.
Öz kardeşim. Kılına zarar gelecek olsa Dünya'yı yakarım. Onu hep korudum, kolladım kendi çapımda. Annesi oldum, ablası oldum. Dostu olabildim mi bilmiyorum... Belki de ebeveyn rolü dostluğumuzdan çaldı.. Kimbilir. Değil tek hayat yüz hayat yaşasam yine onu seçerim kardeş olarak. Neden? Ayıbımı yüzüme vurmayan, kontrolümü kaybettiğimde benimle savrulmayan, benden daha derin, daha sade olduğundan... Benimle dengelenen ruhuna şükür. Akitlerimin en güzellerinden, en sahicisi kardeşim.
Son kardeş. Aşıklar şehrinin hediyesi. Bizim hikayemizdeki Rumi kim? Şems kim? Nasıl oldu da onca kalabalıkta birbirimizi bulduk, ne gördük de mühürledik dostluğu, kardeşliği? Neyiz biz Adnan? Nedir bu derin bağ? Bu büyük güven? Dağa yaslanır gibi yaslanmak nedir yahu? Ekmek ve su gibi, ezeli ve ebedi yakınlık hissi... Çok şükürümsün:) Eyvallahımsın.
Neden yazdım bunları? Şu sebeple. Ben ruh eşimi bulamadım. Ama ruh ikizlerimi buldum, kardeşim, dostum diyeceğim insanlar verdi bana hayat. Sahte nedir, gerçek nedir dibine kadar deneyimledim. Ruhum koku alıyor benim, gerçek olmayanı hakikiden her daim ayırdım. Bu güzel şansa, bana verilene Juno'nun gerçekliğe düştüğü notun altına kayıt bırakmak geldi içimden. Olmaz mı? Bu kadar güzel bir bahardan buraya içimin baharı kalsa olmaz mı?
:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder