14 Şubat 2012 Salı

BİR TUTAM SEVGİLİLER GÜNÜ:)

Zaman bu kadar hızlı geçerken galiba en çok neyin bizim için gerçekten anlamlı, neyin gereksiz olduğunu kaçırıyoruz. ( Iskalanmış mutluluklar toplamına mı hayat denir yoksa? )
Son iki senedir etrafımdaki ilişkileri ve ilişkisizlikleri izlemek beni o kadar bilgilendirdi ki hayatın benim için verdiği tüm kararlara minnettarım artık.
Pişmemiş bir yemeğin üzerine serpilmiş baharatlar düşünün. Çiğ bir et parçasını mesela. Güzel bir tabakta ve bol baharatla size servis edildiğini... Ama çiğ! İşte bu çağımızın ilişki anlayışı. "Aman benim canım acımasın, aman ben üzülmeyeyim, kıçımın rahatı da bozulmasın, toplumun gözünde evli olma statümün nimetlerini kaybetmeyeyim, ticari ve sosyal hayatımda istikrarlı olduğumu cümle aleme gösterip küpümü doldurayım... vs vs.." Bütün bu karmaşanın içinde aşk arıyorsanız veya sıkı bir yoldaşlık, vay halinize. Daha çoook ararsınız.
Üzücü değil mi? Şu ölümlü dünyadan nefsimize yenilerek göçüp gidecek olmak hakikaten üzücü. Yine de bütün bu gözlemler ve çağın getirdikleri bizi yıldırmasın gerçek aşk hala var. Onu yaşayanlar ve yaşatanlar da var. Sadece sayıları azaldı, bulmak da birazcık zorlaştı.
Bu durumda sevgilili ve sevgilisiz bütün dostlarımın "sevgililer gününü" kutlarım!Yanaklarından öperim:)

4 yorum:

Enis Diker dedi ki...

Hocam eğitim şart, eğitimi şart diye diye test çözebilen, malumatfuruş, sohbetsiz, kendine dönük nesiller yetiştirdik. Bu nesilde aşkı fethetme, fethedilme olarak algılar oldu. Aşkı cari hesap kartlarında kar/zarar hesapları ile bir fayda nesnesi olarak gördükçe ya da zamanı geldiğind kar/zarara tahvil edilen, dönüşebilen bir şey gördükçe böyle gidecek.

Fortunata dedi ki...

Ne yazık ki Enis Bey. Onların durumu bu da, bizim derdimiz ne acaba?

Enis Diker dedi ki...

Azınlıkta olmamız belki:))

Fortunata dedi ki...

Azınlığız ama haklıyız. Güçlü çoğunluk haklı gibi görünse de aslında haklı olan azınlık güçlüdür. Bunu zaman gösterecek:))