Tam bir yıl sonra Sapanca-Maşukiye Köyü'ndeyim. Sürsal Malikanesi'nin gelini olamadım ama Birsen Malikanesi'nin en el üstünde tutulan konuğuyum. Semra abla gayet iyi. Sağlığı hiç bozulmamış gibi keyifli ve enerjisi yerinde. İkinci şansını iyi kullanmaya kararlı :) Mehmet abi kendini ikebanaya vurmuş. Şehre dönüp bir çiçekçi dükkanı açarsa kimse şaşırmasın. Zilli ise hayatının tatilini yapıyor besbelli.
Annem gözünü yeşilden alamıyor. Bahçenin sonundaki kayın ağacına aşık oldu galiba. Bakıp bakıp " ne kadar güçlü, ne kadar güzel" diye mırıldanıyor... Ben mi? Çok mutlu oldum burada her zamanki gibi. Sabah 5.20'den beri yazıyorum. Eve dönünce uzun uzun anlatacağım.
4 yorum:
Şimdi Sapancada olmak vardı! şarkının devamını yazamadım, şarkı olduğu halde! e napayım argo ama, gerçi şarkı "şimdi istanbulda olmak vardı ........ satayım" ben de uyarlama yaptım işte. Canım Ajda Pekkan yıllarca yaptı ya hani ,neyse işte sabah sabah oralara gitmiş kadar oldum, iyi geldi, hemde resimsiz tasvirsiz(doğa anlamında yani), zira insan tasvirleri daha bir içaçıcı bugün benim için :)
not: açıklama yapmadan yazamam! bir baktım da yazıya... ey Allahım!
Sevgili Girno, hala Sapanca'dayım. Bir yazı daha yazdım ama sana hürmetten P.tesi yayınlayacağım. Akşam eve gidince güzel fotoğraflar da ekleyeceğim. Sevgiler...
güzel bir gün geçirmene sevindim fortunata. bu kısacık yazı bile çok huzurlu olmuş. kendine "birkaç kulaç daha derine açılma" izni verdiğini hissettim. eğer öyleyse ne mutlu sana:)
çok da özendim doğrusu. hayatta sanki son fırsatlarıma yaklaşıyormuş gibi hissederken, böyle bir "çalınmış zaman" arıyorum ben de.
Joa, Sonbahar'da inan daha da güzel oluyor oralar. Hem trenle çok kolay gidiliyor. Neden olmasın?
Yorum Gönder