Bir depresyon denemem daha başarısız oldu... Kapadokya dönüşü bu kez kesin başarıyorum diye düşünmüştüm. Bir iki hafta kadar yogaya gidemedim. Kitap okuyamadım ve hatta tek satır yazmak istemedim... Ama olmadı. Yapamadım. Ne mevsim, ne de günlük hayatım buna müsait değildi. Diyet yapmayı, boşanmayı, yeni iş kurmayı, tatile çıkmayı vs vs erteleyen duymuşsunuzdur ama depresyona girmeyi erteleyeni hiç duydunuz mu? İşte o benim. Fakat etrafımda bunca umut dolu insan ve proje varken, değil depresyona yeltenmek, istesem de bir günden fazla mutsuz kalamıyorum. Şimdi delirmenin hiç sırası değil. Hem P. Özer'in sahilde içilen güzel bir bira eşliğinde yaptığı açıklamaya göre, "şimdi değil" diyebiliyorsam ve hala akışı kontrol edebiliyorsam o noktada değilmişim zaten.
Bazen yazarken mutsuz oluyorum. Hikaye o kadar canımı yakıyor ki devam edemiyorum. Ama bitirmezsem de, o duyguyu tüketemiyorum... Neyse ki, sorumluluklarım var. Benim enerjimle beslenen dostlarım, ailem, gitmek zorunda olduğum bir işim- ki yakında bayıla bayıla gideceğim bir işim olacak:))-, yazmam gereken yazılar* ve her ne kadar son zamanlarda görüşemesek de - çok geçerli bir sebebi var, zamanı gelince kendisi anlatır:))**- bir ev arkadaşım var.
Masalımı okuyacak bir yayınevi bulduk. Barones, bu ay içinde taslağını paylaşalım dedi. Bu durumda diğer projeye es verdik. P.Özer, bana muhteşem bir dostluk göstererek yazdığım ilk metni görmem gereken yerden önüme bıraktı. Şimdi, ne kadar sancılı bir işe kalkıştığımı daha iyi anlamış bir halde, hem mutluyum hem de o metinle belamı bulduğumun farkındayım. Bittiği zaman çok mutlu ve aynı zamanda çok tükenmiş hissedeceğimi anladım... Ama göze aldım! Gerekirse bir dönemi sadece kapanıp yazarak geçireceğim ve bu hikayeyi basmadan ölmeyeceğim.
Bütün bu karamsar iç dökümünü bir kenara bırakırsak, harika bir hafta sonu geçirdim. Yüksek Lisanslı Periler ( Muse ve Burhan'ı tanımayan var mı? C.tesi gecesi Iceman hakkında dönen geyiği ayrıca anlatacağıma şeref sözü veriyorum:)))- ve Leydi Agi ile içilen şarap, P. Özer'le marina ve ev sefası.. Ardından Pilatescadısı'nın organize ettiği muhteşem piknik! Gerçekten çok şey kaçırdınız.
Jale bir organizasyon dehası. Akıllara zarar bir doğa parçası bulmuş. Sabahın erken saatinde yollara dökülmemize, yolda Eda Liza'nın kusmasına ve Leyla'nın sık sık tumi tumi*** diye inlemelerine rağmen, ulaştığımız yer muhteşemdi! Yeşilin her tonuyla gözlerimiz kamaştı! Yediğimiz tereyağlı, kaymaklı ve ballı köy ekmeğine doyamadık!Daha doğrusu karnımız ilk dilimde doyduysa da gözümüz doymadı! Derenin ninni gibi sesi, gezdiğimiz seralardaki bitkiler, kazlar, civcivler...
Koral çılgınlar gibi eğlendi. Koridorda başlayan futbol hayatımı sonunda onun sayesinde yeşil sahalara da taşıdım! Yüzündeki neşeyi görmeye değerdi. Koral'ı günden güne daha mutlu ve huzurlu görmek, son aylardaki en güzel gelişmelerden biri.
Bundan sonra Pilatescadısı'nın her organizasyonunu blogda haber olarak geçeceğim. En az birine katılmalısınız. Pişman olursanız paranızı geri vereceğim söz:))
Herkese çok güzel bir hafta diliyorum.
*Temmuz ayından itibaren İstanbul Yelken Kulübü'nün dergisinde yazmaya başlıyorum. Söylemiş miydim?
**Bu gece balık pişirdim ama yemeğe gelemedi:(
***TUMİ: Emzik!
6 yorum:
yorum yazarken küfür edenlerden tutta,tuhaf sinir bozucu tekliflere kadar yorum yapanlarda herşeyle karşılaştım.hatta sevgilim derya hanım yorumun birine bir gece ağladı.şimdi işime geleni yayınlıyorum işime gelmeyeni direk siliyorum.ayrıca o kişiye direk cep telefonumu yazıyorum.cesaretin varsa beni ara diyorum. bak gene sinirlendim. bu arada pikniğin güzel geçmesine sevindim.bi dahakine mutlaka katılacaz derya hanım ile ama dere kenarında ben yatacam,kimseye su sesini vermem.
Her zaman bekleriz. Sevgiler..
bir kez depresyon geçirirsen, sonra daha iyi kontrol edebiliyorsun kendini. bazen ben de aman allah yine mi geliyor diyorum. sonra bir çeki düzen veriyorum kendime, surlarımı azıcık tahkim ediyorum. şimdilik geçiyor. ama bütün bunlar bir kandırmaca mı emin değilim hâlâ. göreceğiz:) nice keyifli hafta sonlarına...
Çok haklısın Joa, surları onardım devam ediyorum. Bakalım nereye kadar:))
aha ahah hhahahhaha... dep-res-yonnn... dalga mı geçiyorsunuz. herşey berbt olsun diye uğraşanlara inat, hala o kadar çok güzellikler var ki.... depresyon sırf onlara inat girilemez bir olgu olmalı. Kapısı yok.. hah... bul da gir.. etrafında dön dur ama gireme...
Birdahaki organizasyon günbatımı partisi olabilir. akşam üstü şarap peynir, pantolon üstüne giyilen maksi basmalar, derenin üstünde gerilen sinema perdesinde bir film, gökte samanyolu ile birlikte battaniyelerin altında... gelin...
Canım Pilatescadısı, günümü güzelleştirdin bu vaadinle. Orada açık havada film izlemek.... Amanın şahane olur!
Yorum Gönder