Soğuk ama çok soğuk mevsimlerde, ayakkabılarını çıkartıp yürüyebilen küçücük bir kız varmış. Saçları kül, gözleri bal rengiymiş. Hayatta en korktuğu şey kalbinin buz tutmasıymış. Bu yüzden daima güneye doğru yürürmüş. Bütün hayali ılık mevsimlerde yaşamakmış...
Sıcak ama çok sıcak mevsimlerde, şapkasının ardına gizlenerek güneşten kaçan küçücük bir kız daha varmış. Saçları alev, gözleri kömür rengiymiş. Hayatta en büyük korkusu kalbinin erimesiymiş! Bu yüzden daima kuzeye yürürmüş. Onun da bütün hayali ılık mevsimlerde yaşamakmış...
İki küçük kız, yolculuklarının bir noktasında, hem de ekvator kuşağının tam üzerinde, derin bir uykuya uzanmışlar. O derin uykuda aynı rüyayı görürken, aniden uyanıp, yan yana oturup, birbirlerine korkularını anlatmışlar. Anlattıkça sakinleşmiş, anlattıkça güçlenmişler. Korkularını zihinlerinden uzaklaştırıp, kalplerini özgür bırakmışlar. O geceden sonra, mevsimlerden kaçmadan yaşamaya başlamışlar; ne yaz , ne kış ne de baharlar, içsel yolculuklarını etkilememiş.
Hayatlarının en büyük acısıyla* başa çıkmaya söz vermişler. Giz diye bir şey olmadığını, sırlarla çevrelenmediklerini ve iç seslerine yakın durmanın tek çıkış olduğunu anlamışlar. Korkulardan arınmanın mümkün olduğu o içsel yolculuk için, donanımlarını arttırmaya ve yol arkadaşlarını seçmeye başlamışlar. Onlar birilerini seçmiş, birileri onları.. Ve bu sadece bir başlangıç olmuş.
This is just the beginning my love! Our Story is coming soon:))
*Hayattaki en büyük acı insanın kalbinden ayrı düşmesidir diyor bir Zen rahibi... Alev saçlı kız buna inanıyor.
5 yorum:
çok beğendim !
:)
I am what I am given-ben bana verilenim-psikolojinin temeli budur.korkular ve şüphecilik oral-duyum döneminden başlayan gizil döneme kadar ulaşan bir çarkın sonucu...kim istediği gibi çocukluk geçirdi ki..her yazına yorum yapmak istemem de genç yetişkinlik dönemimdeki travmalarımdan olabilir.hihihi(sembol sevmem)
Canım Maviay,
Ne kadar sevindim beğenmene.Teşekkür ederim...
Eczaneci,
Her yazıya yorum hakkınız var ve bunu beni daima sevindirir:)) Sadece şunu atlamamakta fayda var yani daha doğrusu anımsatmakta: ben birinci tekil şahıs kullanarak yazmayı çok seviyorum. Kısacası her cümle yaşanmışlıktan gelmiyor. Kurgular da var:))
bu iki küçük kızın birbirlerine verdikleri sözler arasında, ne olursa olsun "şen"liği kaybetmemek de varmış galiba :) birinin gözyaşları diğerinin kalbini eritirmiş bazen de...amaç sevgiyi anımsamakmış hep, ne olursa olsun. kalbinden uzak düşmemek. çünkü rapunzelin alıntıladığı gibi, hayatta en büyük acı, insanın kalbinden ve o kalpten gelenden ayrı düşmesiymiş...
Rapunzel bu gece bir film seyretti - ki zatialiniz tavsiye etmişlerdi- hala kendine gelemedi!
Adam dedi ki: "herkes umutsuzluğun farkındadır, ama çok az kişi boşluğu görmeye cesaret eder!"
Yazacağım. Toparlanır toparlanmaz!
Filmde de ihanet ve kalbinden ayrı düşmek var idi vesselam.
Yorum Gönder