"Hayat sana çok teşekkür ederim" diye bir şarkı vardır, Sezen Aksu bir Ferzan Özpetek filminde söyler. Bazı dostlarım var ki, onlarla gün geçirdikten sonra içimden "hayat sana teşekkür ederim " demek geliyor. Yani her zaman olmasa da çoğunlukla teşekkürü hakediyor benim hayatım. Aldım, verdim hesabında pek başarılı sayılamayacağım için bütün bu hissiyat kocaman bir aldanma da olabilir. Ama ben sezgilerime güvenirim:)
Uzun zamandır Burhan hakkında bir kaç sözüm vardı söyleyecek, dün akşam onunla uzun uzun sohbet ettikten sonra düşündüm ve yıl bitmeden söylüyorum işte!
Gönlünüzü hiç kırmayan biri oldu mu hayatınızda? Benim oldu; Burhan. 1993 yılında soğuk bir amfide başlayan arkadaşlığımız, girdiği her sınavdan yüz üzerinden yüzelli alarak bu günlere kadar geldi. İlk günden beri -ve hala- kıskanç bakışlara hedef olan ilişkimiz, bütün o kem gözlerden korundu. Kutsanmış bir adamdır Burhan. Dikkatli bakarsanız omuzlarından fışkıran tanrı Şamaş ışınlarını görebilirsiniz!!
İlginçtir ama onunlayken başıma kötü bir şey gelmez, gelse de o beni sakinleştirir; konuşur ve çabucak geçeriz olayın üzerinden. İncinmişlikleri, hataları, tatsızlıkları uzatmaz Burhan.
Burhan'la istesem de boş boş konuşamam çünkü daima birbirimize anlatacak konularımız birikmiş olur. Onun gezip dolaştığı coğrafyalar, yeni gittiği kazılardan çıkan birbirinden ilginç buluntular, keşfettiği romanlar, kırk yıl arasam bulamayacağım enteresan müzikler.... Bunlar hep ondan gelir.
Burhan, olağanüstü bir çizim yeteneği olan tek arkeolog benim bildiğim. Sanırım bu ülkenin topraklarından çıkmış ne kadar eser varsa bir şekilde tanır. Onun elinden geçen arkeolojik malzeme çok az akademisyenin elinden geçmiştir. Ve her kim için çizim yaparsa yapsın, ister bir profesör, ister birinci sınıf öğrencisi, hep aynı özeni gösterir Burhan. O hayata karşı özenlidir.
Benim okuya okuya idrak etmeye çalıştığım ve yavaş yavaş uyandığım her konuda bilgedir. Sakin kalmayı bilir, öfkeye yenilmemeyi bilir, kalp kırmadan yaşamayı bilir, affetmeyi bilir... İnsan mıdır Burhan? Bence değil! Kesinlikle kanatları yolunmuş bir melek. Onu da emin olun kendi yolmuştur. Eğer o uçar da, biz görüp imrenirsek diye! İşte bu kadar hassastır Burhan.
Burhan'ı görmek ve hayatıma dahil etmek ömrümün şansıdır. Beni olduğum gibi; dikenimle, çatal dilimle ve hatta hırçınlıklarımla sevmiştir Burhan. Eğer bugün daha sakin ve daha olgun isem -onbeş yıl önceye göre-, eminim onun çok büyük katkısı olmuştur değişimimde.
Hiç hatırlamam ki beni eleştirsin ve hiç hatırlamam ki bir davranışım üzerine yorum yapsın. Hep ben durup onun yüzüne bakmışşımdır; oradan geçen ifadeye göre anlamışımdır gediğim haltın ne kadar doğru olup olmadığını. Bu bazen saniyeler sürmüştür, bazen de yıllar almıştır. Hırslanmaz Burhan, kinlenmez, öfke barındırmaz içinde...
Burhan'ı Burhan yapan ne entellektüelliği, ne muhteşem çizimleri ne de buna benzer maddi bir başka şeydir; sadece kocaman kalbidir. Herkese açık, yalnızca masallarda bulunabilecek cinsten bir kalp!
Dürüst olmak gerekirse, ki dürüstlük en çok bu yazıya yakışacaktır; az sevmiş, çok sevilmiş biriyim ben. Çok seveni ve bol oyuncağı olmuş çocuklardan. Bütün oyuncaklarımı aynı özenle koruyamadığım gibi, bana sunulan pek çok değerli kalbi ve duyguyu da görmezden geldiğim talihsiz zamanlar olmuştur... Bunun özrü var mıdır? Sanmıyorum. Keşke olsaydı... Yine de eskiye göre epeyce hizaya geldiğimi düşünüyorum. Zaman zaman babaannemin genleri içimde kıpraşsa da sanırım çok daha sevecen biriyim artık:))
Burhan bu kör gözlerimin varlığını keşfettiği en nadide sevilenlerdendir. Aramızdaki tüm biçisel farklılıkları* görmezden gelerek, benim kendime bile sürpriz olan özümü sezmiştir o.
Yepyeni beslenme kanalları eklemiştir hayatıma. Beni Erkan Oğur türküleriyle, Murathan Mungan'la, Hakan Erdem'le ve ülkü Tamer'le tanıştıran hep Burhan'dır. Hayatıma türkü ve şiir sokan insandır Burhan. Ayrıca bana göre epeyce gerçekçi görünmesine rağmen, süper kahramanlara karşı hayranlığıyla beni şaşırtan ve tıpkı bir çocuk gibi güle oynaya Örümcek adam seyrettiğim dostumdur.** Ve aynı adamdır sabahın köründe "Bir Ömür Yetmez"i beraberce seyredip ağladığım... Filmin bitiminde yüzüne bakıp, içimden; "yaşlanırken yanımda olmasını istediğim en kıymetli dostlarımdansın" dediğim de yine Burhan'dır.
Bu geçtiğimiz yıl, en rezil hissettiğim ve belki de hah depresyon bu olsa gerek dediğim günlerde eline Mevlana kitapları alıp gelen, acıbadem kurabiyeleri ve Mevlana'nın sözleriyle beni silkeleyen de Burhan'dır..
Burhan hakkında sözlerim bitmez; ne Zalpa'da yaşadıklarımız, ne o İlk kazı heyecanlarımız, ne de gelecekte birlikte yapmayı planladıklarımız...
Sadece, hayatta böyle adamlar da var demek istedim. Herkesin paraya pula, statü telaşına düştüğü şu kahpe şehirde Burhan gibi ruhu tertemiz insanlar da var.
Hepinizle paylaşmak isterdim Burhan'ı ama bu imkansız. Sadece her birinize onun kadar özel dostlar diliyorum yeni senede.. Sizi yüreklendirecek, koşulsuz sevecek, almayı ve vermeyi bilen, daima güvenebileceğiniz dostlar...
*Benim saçlarım pek dikkat çekerdi üniversitede ama Burhan'ın saçları epeyce seyrekti (şimdi dengeledik:))). Ben beyaz tenliydim, o esmer. Ben rengarenk giyinirdim, o gri-mavi ( bunu da dengeledik:)). Ben kahve severdim, Burhan çay ( ben ed çay içiyorum artık)...
** Bahsetmiştim ya bu konudan; Örümcek Adam kostümü alacağız:))
2 yorum:
Burhan'i senin ağzından tanımaktan mutluluk duydum.Herkesin bir meleği vardır, doğrudur..
burhan burhan burhan... iyi ki varsın
bu kız yoksa mutluluğu hep öteleyecek...en azından dostları olduğunun bilincinde... hayatı rahat bırakmak lazım.ki o da bizi rahat bıraksın, gönlümüzce yapalım herşeyi dimi
Yorum Gönder