16:19 Şimdi geldim, kahvemi koydum- ki bu saatte pek içmem ama sabah fırlamam gerekince evden şu ana kaldı-, ama bu Selma'nın yolladığı değil. Kargo geldiğinde evde değildim, sabah gidip alacağım:)
Hatta sabah gidip benim erguvana da bi bakacağım:) Özledim onu. Malum senede birkaç haftamız var.
Dün dayım bütün gün hastanedeydi. Ben mi? Evde manyak gibi temizlik yaptım. Öyle ki ev şok, ben şok!!
Temiz ev çok özlüyorum, zira anamın evi her daim pırıl pırıldı. Hep diyorum ya, pislik içinde yaşamıyorum elbette ama o aşırı temiz ev benim evim değil. Kime ne ya? Ev benim, hayat benim.
Biraz sonra yoga yapacağım. Matımı çok özledim. Sürprizsiz hayatımı özledim.... Bugün zordu, daha da zorları kapının önünde onu anladım. Dayımın saat sabah sekizde "nerdesin?" diyen sesine, henüz kahvaltı etmesinin sevinci eklenmişti ki, öğle olmadan teyzemin acilden hastaneye girişiyle tüm kuzenler alarma geçtik. Gülüyorum ama bu öyle delirme gibi bişi değil, ilk kez kendimi alnımdan öpemeyişime üzülüyorum. Aynada denedim, olmadı.
Neden?
Çünkü arabamı ustaya götürmeyi ve direksiyon dersimi ertelemedim. Ben Elvan, ilk kez öfkeyle değil, doğru düzgün öncelik listesi yaparak kendimi çiğnetmeden de servis verebileceğimi gördüm.
Ne oluyor biliyor musunuz, değerini içeriden belirliyorum. Tamam fiziken yapamıyor olabilirim ama hayal ediyorum; kafamı ellerimin arasına alıp alnıma bir öpücük konduruyor ve "aslansın!" diyorum. İşte özlenen şefkatli dinginlik. Allahım nolur nolur kalsın! Allahım bu hal bende kalsın, benim olsun!
İçim çok sevinçli. Ölümün ayak seslerine rağmen. Çünkü dayımı ellerimle besledim, çünkü dayım iyi ve arkadaşıyla kağıt oynuyor. İşte şimdi önce mata koşup, ardından yemek yapabilirim:)
Sürprizsiz, sakin, misssss
*Radiohead
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder