Dün okula gittim. Bir buçuk yıldan sonra yeniden matta ve çocuklarla olmak inanılmazdı. Hayatımın işini yaptığımı hissediyorum. Üstelik çok şanlıyım. Çünkü birden fazla keyif aldığım iş var. Arkeolojik çalışmalar da benim için böyledir; büyüleyici. Her defasında neden ödeme yaptıklarını anlayamam. Sanki hayata bağlanmak için yaptığım bir şeydir işim ve benim karşı tarafa ödemem gerekir!
Neyse, dün sabah bambaşka hislerle uyanmıştım. Enerjim o kadar düşüktü ki, okulu arayıp bu hafta gelemiyorum demeyi bile düşündüm. Bazen fiziksel olarak inanılmaz bitik hissediyorum. Bu beni korkutuyor, hiç alışık olmadığım bir durum. Yaşlanmak böyle mi olacak acaba? Yediğin dokunacak, uykun kalitesiz olacak, gün içinde rahatsızlık hisseden kasların, değişik duygu durumlarını idare etmekte zorlanan zihnin... Sahiden sevimsiz.
Bütün bunları hissetmenin bir anlamda da olumlu olduğunu fark ediyorum. Kalan süreyi işaret ediyor, iyi planlamanın gerekliliğini. Özellikle ekonomik olarak doğru hamleler yapılmasının ne denli elzem olduğunu. Yavaş yavaş sadeleşmenin kıymetini hissediyorum.
Deniyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmak için sahiden uğraşıyorum. Yazmak hep arka sıralara düşse de en azından beslenme konusu keyifli bir noktaya geldi. Kendime renkli ve canlı yiyecek almayı sonunda öğrendim. Bu bile müthiş bence. Victor yaşasaydı, benimle gurur duyardı. Hele kendime bir doktor randevusu ayarlayıp bu işi ciddiyetle ele aldığımı duysa eminim gözlerinin içi parlardı...
Çok işim var kış bastırmadan evvel. Öncelikle depodaki eşyalardan kurtulmam gerekiyor. Haftaya Ekin'in bahsettiği ikinci el retro eşya toplayan kızı arayacağım ve tekrar Artam'la görüşeceğim. Çerçeveye gidecek resimler, aynalar ve püskülü yenilenecek halılar... Parlatılacak veya artık sevilmediği için satılacak bakır ve gümüşler. Hepsi beni bekliyoo.. Of! Yazarken korktum:))
Ama arada nefis iki gezi planladık. Bi de Noel geliyor!!!! Kurabiyeler, sofralar olacak! Kartlar, mektuplar... Zorluklar ve güzellikler hep yan yana akacak. Ben mi? Ben bazen akıllı olup, dikkatimi güzele vereceğim, kimi zaman da eski döngülere yenilip Elvan'ın kırılmış, zorlanmış haline tanıklık edeceğim.
Eskiden öfkeme sımsıkı tutunurdum. İçimi kavurmasına, beni ele geçirmesine izin verirdim. Haklı olmak çok önemliydi. Adalet istiyordum. En ufak konudan, en mühim mevzuya adalet savaşçısıydım. Ya şimdi? Sadece huzur istiyorum. Huzurun formülünü de buldum. Sade ve basit bir hayat! Az eşya, az insan, bolca kendi başınalık. Asıl adalet kendine şiddet uygulamayı bırakmakmış. Bu gezegene sadece üzülmeye gelmiş olamam, mutlaka benim için de iyi günler planlanmış olmalı. Biraz hayatın ikinci yarısına kalmış olsalar da onları mümkün kılmak en büyük isteğim.
Yaşasın haftanın kalan günleri o zaman! Bugün Avrupa yakasında gezegeni kurtaracağım. Yarına Allah kerim:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder