O hooo, kime ne anlatıyorum ben? Kırılmış, kızgın ve özür bekleyen biri değilim ki. Yani en azından senden böyle bir beklentim yok. Üstelik beni kırmış falan da değilsin. Evet, senelerce oyaladığın, duygusal ve zihinsel olarak yorgunluk hissi yarattığın doğru. Sıkıldım senden ve senin gibi kendi öncelikleriyle, bencilce yaşayanlardan. Fakat bu bezgin halim senin becerin değil, benim kendimi korumaktaki beceriksizliğim. Dolayısıyla açığa çıkan kırgınlığın ve öfkenin hedefi benim, fatura bana, sana değil. Özür dileyecek biri varsa o da benim, ben, kendimi paçavra ettiğim için benden çok özür dilerim.
Velhasıl boşuna arama, her telefonunu aynı nezaketle geri çevirip, sen ve senin gibi senelerce neşemi çalan herkesi ardımda bırakıyorum. Hem ne var bunda büyütecek? Zaten son on yılda toplasan kaç yemek yedik? Kaç kahve içtik? Güldük mü beraber? Yooo. Geldin, derdini kustun, işler yoluna girince kayboldun! Hem isim de verdin bize dostuz dedin utanmadan.
Nerede kazanılmıştık ki birbirimiz için şimdi kayıp olalım? Hem bak ben bizim bahçedeki ıhlamurla epeyce ilerlettim samimiyeti, anlayacağın o ki bitki ve hayvan sever oldum. Homo sapiens beni bozuyor.
Başka bişi yoksa, selametle tatlım kıymetlim, selametle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder