23 Haziran 2021 Çarşamba

FARE BESLEMEK

 

Bir faresin sen ve peyniri çok seviyorsun. Ne de şanslısın ki, yaşadığın evin mutfak tezgahına her daim birbirinden lezzetli peynirler bırakıyor ev sahiben! Ne dersin bu duruma? Allah dersin di mi? Misler gibi karnını doyurur ve hayatın azıcık daha peynir vermesini dileye dileye ve yine de çıkıp aramadan tatlı tatlı yaşarsın. Haklısın, bende öyle yaptım fırsat bulduğumda. Canlının doğası bu!

Ne tatlıdır ev sahiben... Kapan kurmaz, kalan kırıntıları temizlemez ve hatta tezgahın üzerinde bırakıp gider mis gibi peynirleri di mi? 

Bana bak bana, buradaki ev sahibesi benim, peynirler benim zamanım, enerjim ve fare de sensin arkadaşım. Anlatabiliyor muyum?

Seni suçlamıyorum, çünkü sen sunulanı afiyetle yedin. Sunan da bendim, bu noktada sana laf edecek değilim. Hatta bir yere kadar seni ben kışkırttım, hiç ummadığın, talep etmediğin konfor alanları yarattım ve kimbilir belki de bu hikayede potansiyelini gerçekleştiremeyen asıl kurban sensin? Bilemeyiz.

Şunu bilebiliriz, artık bu mutfakta fare beslemeyeceğim. İstediğin kadar şirin ol, istediğimiz kadar birbirimize bağlı olalım, bitti. 

O kemirdiğin şey benim zamanım, hayatım, yaratım gücüm bunu biliyor musun? Artık izin vermem, çünkü aynaya baktığımda bana verilen sürenin nasıl kısaldığını çok net görüyorum. Benim kendimi, dolayısıyla seni durdurmam gerekiyor. Bu bir savaş değil, bu bir meydan okuma hiç değil, bu hızla giden bir trenin raydan çıkmak yerine makas değiştirmesine benzetilebilir daha ziyade. 

Öyleyse soruyorum sana, ben makas değiştiren bir tren olsam ve tünele girmek üzereyim desem, karanlığımda nerede duracaksın farecik?


Hiç yorum yok: