Sağlam kafa sağlam vücutta olur demiş ya Büyük Türk, doğru tespit. Kımıldayamadığımdan muhtemelen gereğinden fazla düşünüyorum. Ne düşünmeyi, durup durup sardırmayı sakinleştirebiliyorum, ne de yerimden kalkıp eyleme geçebiliyorum.
Duygularım donmuş, düşüncelerim serbest akışta, başı boş.
Bazen bizim balkona eğilen ıhlamur ağacına benzetiyorum kendimi. Mevsim çoktan geçti ama o yine de tüm soğuğa ve rüzgarlara rağmen bir avuç yaprağı bırakmadı... Neden?
Bırakamadığım duygular, korkular, incinmişlikler, öfkeler ne ki? Neden tutunuyorum onlara? Neden hiç kimseyi, hiç bir yaşanmışlığı ardımda bırakıp devam edemiyorum? Neden? Bu bitmez ızdırap tiyatrosu ne ya?
Kocaman bir kargo duygularım. Artık taşıyamadığım, bedelini ödemekten yıldığım dev, beni ezen bir kargo...
Bir tür kireç çözücü etkisi istiyorum hayatımda; tüm yaşanmışlıklarımdan kalan tortular temizlenip gitsin zihnimin kıvrımlarından!
Aslında neden böyle oldu biliyorum. Çok sevdiğime, ben seni çok seviyorum diyemedim, ağzıma sıçıp gidene de Allah belanı versin demedim... Kayıplarıma ciğerimi yırta yırta ağlamadım. Hep ayakta durmalıydım, dizlerimin üzerine çöküp merhamet dilemedim. Ben şu hayatta hiç doya doya, sürüne sürüne depresyona girmedim! İşte bütün bu yükler, yersiz yükselişler onlar... Yarım yaşanmışlıklar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder