Günaydın,
Yeni bir döneme, yeni bir hayata değil, oralarda gün çoktaaan doğdu, bu günaydın sana dostum! Diyeceksin ki nereden çıktı şimdi bu manidar günaydın? Güneş aynı güneş, ay aynı ay. Haklısın ama işler hiç göründüğü gibi değil. Biraz daha dikkatli bakarsan güvendiğin ama nedense her daim ağzına sıçan ezberinde değilsin artık, yenilenmiş bir yer burası.
Küller küllere tozlar tozlara karıştı. Aldığın nefeste neredeyse hayat kadar ölüm de var bundan böyle. Hatta o kadarla kalsa iyi, dahası var; planlanmış cinayetler, derin umutsuzluk, kaybolmuşluk, tanımsız boşluk, çökkünlük... Var da var yani. Bunları solurken nasıl yenileneceksin? Asıl mesele bu! O halde yeni olan ne ki?
Dünya'yı bilme, olan biteni anlama sevdanı bırak derim. Dünya ol artık. Sen ve diğerleri yok. Dünya'da yaşayan bir sen de yok! O içini lime lime eden ve tüm dikkatini dışarı verdiğinde bir nebze sakinleştirdiğin derin kaybolmuşluğun var ya, işte şimdi onunla dans zamanı. Sağlam bir zemin ve bir çift iyi ayakkabı mı istiyorsun? Boşversene, çıplaksın bu dansta! Zemin de oynak. Gördün mü? Havada asılıyız!
Yerçekimsiz bir döneme hoşgeldin!
Şimdi denge zamanı. Hayatım boyunca hep bir sirkte çalışmak istemişimdir. Ne zaman bir kitapta veya filmde karşıma çıksa hep içimde bir şeyler kımıldar. Neden? Oyun içinde oyun istiyor olmalı ruhum. Çünkü doğduğum günden beri dev bir tiyatroda olduğumu biliyorum.... Dev sahneler, ipleri başkalarında oyunculuklar, perdeleri ağır... Özgür iradeden uzak...
Büyük bir kaosun kokusu var nicedir. Sen maske taksan da, pencereni açıp evin, havalandırmasan, caddelerde dolanmasan da var. Kokuyor. Alış bu yeni kokulara, artık ne içerideki ne de dışarıdaki kaosu görmezden gelemezsin. Gözlerini açıp dışarı baktığında seni alıp rüyalara sürükleyen hayat yok artık. Ve istediğin kadar uykuya bırak kendini, içindeki sular da durulmayacak.
Gözlerimiz açık, olanla barışık kalmak tek yol. Ama nasıl? Bilmem. Sezgilerimle yazıyorum sana, bildiğimden değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder