Heyecan verici ve korkutucu!
Her yeni karar ve her ileri doğru atılan adım gibi zaman zaman insanı düşündürüyor.
Bazen - aslında çoğu zaman - hoşuma gidiyor. Bana ait eşyaları artık bir odaya değil, pek çok odaya yayabilmek, toplamak ya da toplamamak için kendi seçtiğim anları tercih edebilmek, buzdolabına sadece benim sevdiğim şeyleri koymak... Hepsi güzel. Gayet bencil! Tam özlediğim gibi:)
Eski bir mutfağa sahip olmanın faturasını böceklerle savaşarak, sevdiğim perdeyi almak için bekleyişimi uyku maskesi takarak savuşturuyorum. Anneme "her gün pencereden bir şey silkelemekle ve gün aşırı yerleri süpürmekle nereye varacaksın acaba?" diye eleştirirken, ben onun yolundan emekliyorum!
Bu sürece ihtiyacım vardı nicedir. Biraz yalnız kalmalı ve kalan ömrümle ilgili sağlıklı kararlar verebilmeliydim. Burası benim geçiş evim; çok kişilik dünyadan, tek kişilik aleme arafım!
Bu akşam misafirlerim var. Gelecekler diye seviniyorum. Bol bol gelenim gidenim olsun. İsteyen kalsın yayılsın, kimi girip kahve yapsın istiyorum. Evimin ışığı gibi, sesi de olsun diye sabırsızlanıyorum. Bazen durup evi dinliyorum. Elime tütsümü alıp odalarını geziyorum. Gözüme takılan bir leke falan olursa, ayini bırakıp arap sabununa yapışıyorum:)
Annemin sevmediği eşyaları kullanmanın tadını çıkartıyor, duvara anneannemin eski saatini asıp, çinko kaplar topluyorum.
Nur Hanım bana "yalnızsın Elvan!" demişti ya, dolaysıya yalnızlığımın tadını çıkartıyorum.
Çok acayip yazamıyorum:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder