Hayat bilmediğim, anlayamadığım onlarca fikir, duygu, obje, iklim ve daha nicesiyle dolu. Bazen anlamanın çok gerekli olmadığını düşünüyorum. Dahası farkına varıyorum.
Aile anlaman veya üzerinde düşünmen gereken şey değil. Aile Cahide Teyzemin dediği gibi "bulduğun gibi kullanacağın", olduğu gibi kabulleneceğin bir şey.
Benim şansıma babam ve annem tam da istediğim gibi çıkmadılar.. Biri aceleci davranıp toz oldu, diğeri inadından taş kesti! Geride benimle birlikte ovanın ortasında kah rüzgara eğilen, kah fırtınada dalı kırılan bir ağaç, kardeşim kaldı...
Ona da kızdım zaman zaman, gölgesi azdı, meyvesi azdı, kollarımı doladığımda kabuğu sertti.. Hüzünlediğinde mevsimi ya kısa ya da çok uzundu... Oysa öfkemi ne zaman soğutsam, yüzümü Kuzey rüzgarında yıkasam ve durup gözlerimin içine baksam onu hemen anladım. O vakitler kendime kızdım, kardeşimi önüme katıp, daha minicik bir fidanken mutlu olacağımız bir toprağa sürükleyemediğim için...
İnsan sevdiğini bırakmaz. İnsan sevdiğini hırpalamaz. Acıtmaz. Üzerine titrer. Ben bunları kendimi ve ağacı hırpalamamaya çalışarak, çokça da yorularak öğrendim. Toz olan bir baba ve taş kesen bir anne olmaksızın ovanın ortasında savrulurken, yalnızca onun dallarına zarar vermekten kaçtım. Tek bir yaprağı dökülmesin istedim. Kimbilir belki mevsine karıştım. Ama isteyerek olmadı..
Bugün gölgesi olan kocaman bir ağaç O, kardeşim. Artık kökleri güçlü, gövdesi, dalları güçlü. Mevsimi ne uzun, ne kısa. Çok yaşasın, mutlu yaşasın istiyorum.
Diliyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder