Serin Temmuz sabahı beni çok gerilerde kalan bir İstanbul gecesine götürdü... Canımın içi Erol Hocamla bir tekne transferi yapmıştık Mürefte' den. Öyle özel, öyle unutulmazdı ki...
İstanbul'a epeyce geç bir saatte sarayın önündeki şileplerin arasından süzülerek ulaştık. Büyülü, dev şeylerdi şilepler; ışıklı, ulaşılmaz yükseklikte ve masalsı.
Marina'da beni bekleyen vardı. Özleyen vardı.. Özlenmek denizden dönmenin anlamıydı. Belki de hocamın ölümü bahane, asıl artık bir özleyenim, ben denizdeyken endişelenenim olmadığı için gitmek istemiyorum. Orada, suyun ortasındayken ben, burada kalbi avucunda değil birilerinin.. Öyleyse ne anlamı kaldı gitmenin?
Bu sabah durduk yere hatırladığım, nereye sakladığımı unuttuğum kolyem, birlikte dinlenen tek şarkı* ve hiç aydınlanmayan geceler var aklımda... Ey Temmuz hadi hızlıca çek git başımdan! İşim var!
* Ömrümün İsteği....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder