5 Ağustos 2011 Cuma

BEN KÜÇÜK ÇOCUK DEĞİLİM!

Bu hafta Avrupa yakasındaki derslerimin birinde yer yerinden oynadı. Önce zırıl zırıl ağlayan bir oğlan çocuğunu sakinleştirmek için debelendim. Konu da şu: tüy ve pipetle yaptığımız nefes çalışmasında tüy uçmamış, vay neden uçmamış! Bunun önemli olmadığını, bir sonraki oyunda belki en hızlı onun tüyünün uçacağını, hem zaten bu oyunlarla yarışmadığımızı ve birlikte öğrendiğimizi anlatmaya çalıştıysam da hiç kar etmedi... Ağlaması yavaşlar gibi olduysa da durmadı! Kazanmak o kadar önemliydi ki, tüy onu yarı yolda bıraktığı için gururu çok incinmişti!
Ders bitip, iş selam vermeye geldiğinde, ikizlerden biri yere uzanmayı tercih edince, bir önceki çocukla iyice yorulan ben "hadi bakalım biraz dikkatimizi toplayalım ve küçük çocuklar gibi davranmayalım" deme hatasına düştüm. Vay sen misin küçük çocuk diyen... Sanırsınız ki yedi ceddine saydım döktüm! O ne içlenmek, o ne ağlamak! Susturabilene aşkolsun!
Dakikalarca süren bir "kısa" terapi sonrasında güç bela tokalaşıp anlaştık ve bir kez daha gördüm ki, hepimizin vidalarını yerinden zıplatan kelimeler var. Bizim ufaklığın ki "küçük çocuk" imiş meğer. Nereden bilebilirdim ki!
Eve gelediğimde düşünmeye başladım bu küçük çocuk meselesini. Sonra gördüm ki yanlış kelime kullandım. Kız çocuğu haklıydı. Söylemem gereken yaptığı şeyin onun yaşı için uygun olmadığıydı ve ifade edişim de külliyen hatalıydı! Yine iletişim hatasına düşmüştüm!
Şimdi, yaşıtlarıma dönersek, benim hayatımda epeyce "küçük çocuk " mevcut. Nasıl derseniz, mesela karısının yemeği olmadan yaşayamayan, karısı ilacını vermezse içmeyen ve hatta "donun kirlendi değiştir istersen" demezse o donla bir hafta yaşayabilecek erkekler tanıyorum. Ki bu zavallılar kendilerini özgür zannediyorlar. Oysa bir küçük çocuk ne kadar duygusal şiddet görüyorsa, bu gelişmemiş erkek çocukları da en az o kadar şiddete maruz kalıyorlar. İnanılmaz di mi? Amma gerçek! Sonra kocasının kıskançlıkları yüzünden gittiği yerde bir bardak çayı zar zor içen, bir saatte on defa kocasına durum bildirmek zorunda kalan kadınlar var ki, onlar da küçük çocuk... Bu duygusal şiddete kıskançlık etiketi yapıştırıp, üzerine "kocam beni seviyor" yazıyorlar. Tıpkı bir küçük çocuk gibi, algılamak istedikleri şekle sokuyorlar taaruzu!
Örnekler yazmakla bitmez. İşin komik tarafı ne küçük çocuklar, ne de onlar gibi davranan ve bunun konforuna sığınan yetişkinler kendilerine bu davranışların yaşlarına uygun olmadığının hatırlatılmasından nedense hiç hoşlanmıyorlar!
Neden? Sözde bütün bunlar sevgi adına yapılıyor da ondan. Bütün bu rezil davranışların yutturma kapsülü sevgi!
Vallahi bana yutturabilen olmadı bugüne kadar. Ben hastaysam ilacımı alır, bir bardak suyla yutarım. Ha değilsem de gökten Cebrail inse yutturamaz. Bu seni nereye getirdi Elvan derseniz. Elbette bedelleri var yutmadığım kapsüllerin. Ama yutup da ödeyeceğim bedellerin yanında lafı bile olmaz. En azından içimdeki çocuğa karşı dürüst, olduğum ve olamadığım şeylere karşı açığım. Ne kendimi, ne karşımdakini oyun içine çekmiyorum. Kandırılmıyor ve kandırmıyorum. Gerçek bir küçük çocuk tarafından sevilmemin sebebi de bu zaten. Ona - onlara - şiddet uygulamıyorum. Oysa zavallılar yemek yerken, uyurken, hatta oynarken bile hep boyu kendilerinden en az seksen cm uzun anne, baba ve öğretmenler tarafından tartaklanıyorlar! Tıpkı erkeklerin ve kadınların günlük hayatta birbirlerine yaptıkları gibi! Yani bu "ben küçük çocuk değilim" oyunu daha anaokulda öğreniliyor demek istiyorum.
İşine geldi mi bebek diliyle konuş, sevgiline sırnaş, işine gelmedi mi "ben küçük çocuk değilim" diye zırla!
Tanıdık geldi mi?

6 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

bir hafta aynı donla gezen erkekler, he he çok hoşuma gitti.
Elvan ben artık kitap okuyamıyorum bir süredir. nedenini anladım blog okumaktan oluyor burda bazı bloggerlar var beni bitiriyor tıpkı senin gibi, öyle yerini buluyor ki cümlelerin içimde aslında yorum yapacak halim bile kalmıyor sonrasında......ama bu yazının altı boş bırakılmaz diyor ve yazıyorum:D
erkekler........asla büyümeyecek çocuklar, bizim evdeki giderek daha mı küçülüyor bilmem?
bazen yaptıklarına, söylediklerine, hareketlerine, yorumlarına ve özellikle de algılarına 16, 14, yaşındaki ve 16 aylık kızlarım, 40 yaşındaki ben ve köpüşümüz can hayretle bakakalıyoruz...sadece bakıyoruz ve hay allah diyebiliyoruz inan, ötesi yok.
güldürdün beni....
öptün seni.
ama anlayabiliyorum bu erkekler sence kimin eserei?
bence anne hatası bu erkekler.
en yakın arkadaşımın bir kızı ve bir oğlu var, yakından izliyorum korkunç geleceğin izlerini....anlatmakla bitmez. kadınlar galiba kendilerini doğuştan eksik görüp karınlarından bi tane tam olduğuna inanılan bir pipili çıkardıklarında tamamlandıklarına inanıp, sonrasında onu yetiştirirken, yeterince şimartarak ömür boyu çocuk kalmalrını sağlıyor.
harika üstü bir yazıydı. umarım bütün kadın ve erkekler ve hatta diğerleri okur. diğerlerinin okuması daha da önemli bizim bu kadın-erkek çekişmelerimize biryerleri ile gülerler herhalde.
sevgiyle kal.

Fortunata dedi ki...

Sevgili Guguk kuşu,
Pipili bişi doğurmak biliyorsun Osmanlı ile yükselişe geçmiş bir durum, yoksa biz şaman şaman yaşar giderken, pipimiz yok diye aşağılanmak bir yana, topunu mum gibi idare ediyorduk di mi? Gel gör ki şu Osmanlı "haseki" lafını soktu hayatımıza!Oğlanı doğurdun, saltanatı kaptın! Velhasıl bizim soy sop merakımız köylüsünden, kentlisine vardır malum. Bu yüzden de o senin dediğin iş oluyor, eksik pipi yüzünden, oğluna tapan anneler ve hasarlı, büyüyemeyen çocuklar!! hayırlısı olsun ne diyelim:)
Bu arada ben de aynı anda bir kaç kitap okumaktan hastalanacağım. Hangisi kötü bilemedim!

guguk kuşu dedi ki...

hi hi senin okudukların ben de çok işe yarıyor sanırım sen benim için okuyor hazmediyor özetliyor hayata aktarıyor yazıyorsun ben de keyifle damıtılmış ham bilgiyi okuuyorum.
ohh be en azından osmanlı da sulatanın hanımı falan olmamışım 3 kızla beni asarlardı herhalde....

sufi dedi ki...

Bu söz guguk kuşuma:3 kız doğuran elbet bir gün oğlan da doğurur Hürrem gibi.Ama ne gereği var?

Fortunata çocuklarla olan deneyimlerin muhteşem. benim de çocuk olup yanıbaşına gelesim var zaman zaman.Senin olgunlaşmış çocuk yanın benim çocuk olmayan büyük yanımla karşılaşınca ne olurdu bilmem?Sen hep yaz e mi?Sevgilerimle tontini.

guguk kuşu dedi ki...

ahhh be sufim doktor kaporta dağılmış, tüpleri bağlayalım dedi f.pınarın doğumunda biz de kabul ettik. dolayısyla 4. imkansız....bir de ben erkek çocuk istemiyorum ki....karma işte sufim şekerim, annesi 3 kız doğurmuş bir gugukum ben ama aramızda bir fark var ki allahımın izni ile ben kızlarımın yanındayım.
buarada bu fortunata da ne maharetler var daha bir bilsen.

Fortunata dedi ki...

Sufi ve Guguk kuşu, çok yaşayın! Sizinle sohbet eklenince, blog yazıları daha keyifli oluyor:)